Milli Takımımız, maça hırslı ve tempolu başladı. Yunanistan yenilgisinden sonra iddiasını kaybedip, prestij mücadelesine çıkan rakibin, kalabalık savunma uygulamayışı bizim için avantajdı. Nitekim erken bir golle öne geçtik. Ancak iki dakika sonra kornerden amatörce bir gol yedik. Neyse ki Gürcistan defansındaki ağır isimler arkalarına atılacak toplarda her an hata yapacaklarını hissetiriyorlardı. Yıldıray'ın bir uzun topa yaptığı zamanlamalı koşu sonucu oluşan pozisyonda Fatih ile yine öne geçtik. Ardından tekrar Fatih güzel bir golle, işi kolaylaştırdı.
Gürcistan mecburen risk alacak; Gökdeniz, Necati, Fatih ve Yıldıray gibi sprinterlerimiz driplinglerle pozisyon bulacaklardı. Ama taktik hataya düştük. Geride kapanıp, ani çıkışlar yapmak yerine maç başındaki anlayışımızı devam ettirdik. Bir basit gol daha yiyip hiç yoktan işi zora soktuk.

Duran toplar sıkıntı yaratıyor
İkinci devreye mecburi değişiklikle başladık. Bence Yanal'ın Yıldıray'ın yerine Hüseyin'i alması doğruydu. Bu yarıya tempolu başlayacak Gürcistan'ı çift ön libero ile bozmak akılcıydı. Kritik dakikaları atlattıktan sonra Gürcistan, fizik açıdan oyundan düşünce kontrol bize geçti. Uyum sorunu yüzünden başarılı olamayan Necati'nin yerine Tuncay'ı almak da Yanal'ın diğer bir doğrusuydu. Ardından da tekrar farkı ikiye çıkardık. Son dakikada da Tuncay nefis bir gol atınca, korktuğumuz deplasmandan moral depolayarak ayrıldık. Fatih, olumlu icraatlarının yanında iki gole imza attı ve de 4. golün asistini yaptı. Yanal'ın Hamit'i de sağ bekte oynatması akılcıydı. Çünkü Hamit, Schalke'de de bir çok defa bu görev yerinde oynamıştı. Dün gece hırslıydık. Ama yediğimiz goller acemiceydi. Duran toplardaki rahatsızlığımız giderilemiyor. İyi bir takımın, öyle bir birinci gol yememesi lazım. Bir de gereksiz kartlar görüyoruz. Sonuçta bunalımlı dönemimizde 2 maçta 6 puan alarak iddiamızı devam ettirmiş olduk.