Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Ermeni malları ve cinayet

Hrant Dink'in öldürülmesi örgütlü değil adi bir cinayetmiş. Oysa tarihi süreçteki gelişime bakarak bile biz bu cinayetin tam aksine örgütlü bir cinayet olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü daha önce İttihat ve Terakki'yi kurarak 1908'de Hareket Ordusu'nu örgütleyen ve Padişah II. Abdülhamit'i iktidardan deviren Selanik ve Makedonya sermayesinin asıl amacı, İstanbul'daki Rum ve Ermeni sermayesinin mallarını ve imtiyazlarını ele geçirmekti.
Önce tehcir ve mübadele ettirilen insanların geride kalan mallarını ve imtiyazlarını ele geçirdiler. Ardından İttihat ve Terakki Partisi hükümeti, devlet rantları yaratan bir milli iktisat uygulaması başlattı. Selanik ve Makedonya sermayesi, daha sonra İttihat ve Terakki'nin ardından Anadolu'da ulus devlet modeli uygulamasına geçmek için CHP'yi kurdu. CHP de azınlıkların mallarını tek tek ellerinden aldı. Sadece azınlıklarla kalmadı, el koyduğu servetin kendi istediği grupların eline geçmesini de sağladı. İşte bu nedenle 6 ve 7 Eylül 1955 olaylarıyla birlikte 1970'li yıllarda yaşanan Çorum ve Kahramanmaraş olayları da bu ülkede servetin el değiştirmesi yönüyle incelenmelidir.
Ama konuya nedense bu yönüyle hiç bakılmıyor. Oysa o saldırıların ardından, Çorum ve Kahramanmaraş'ta kimlerin fakirleştiği kimlerin zenginleştiği iyice araştırılmalıdır. Canlı tanıklara göre, bazı tüccarların malları yağmalanıp kamyonlarla şehir dışına götürülüyor. Ardından bu illerde yeni zenginler ortaya çıkıyor. Kısaca eski zenginler fakirleşiyor, bazıları aniden zenginleşiyor.
Tekrar Hrant Dink'in öldürülmesine dönersek... Hrant Dink, Neşe Düzel'le 2005'te yaptığı röportajında en tehlikeli konuya girmişti. Ermeni mallarına değinerek, "Ermeniler'den kalan mallar kimlere paylaştırıldı, neler, kimler ne oldu, diye sorulsa, bu çok büyük sarsıntı yaratır" demişti ve şunları söylemişti: "Çünkü ülkeye belletilmiş bir tarih çökecek. Eğer bu tarih yanlış anlatıldıysa, o zaman başka şeyler de yanlış anlatılmıştır düşüncesi topluma yayılacak.
Türkiye'de önemli bir dönüşüm olacak.
Bu yüzden zaten inkâr ya da ikrar kavramlarını öncelikli saymak bence tehlikeli. Biz konuyu idrak etmeye ve sarsıntıları eriterek yaşamaya çalışmalıyız" demişti. Ermeni mallarının tehcirin ardından nasıl yağmalandığını sorgulamıştı. İşte birileri bundan fena halde rahatsız oluyor.
Benzeri bir olayı 12 Haziran seçimleri öncesinde Başbakan Erdoğan da yaşadı. Hrant Dink gibi o da, dünyada enflasyondan arındırılmış faiz anlamına gelen reel faizler negatifken Türkiye'ye çok yüksek faizle para satmaya çalışan sıcak para tacirlerini sorgulayıp, "sıfır reel faiz hedefimiz" deyince hemen ardından seçim konvoyuna suikast yapıldı. Anlayacağınız Hrant'ı öldürtenler ve Başbakan Erdoğan'ın seçim konvoyuna suikast yapanlar aynı kaynaklardan besleniyor. Dolayısıyla Hrant Dink'in öldürülmesini adi bir cinayet olarak gösterip üstünü örtmeye kalkmak yeni cinayetlere kapı açmak anlamına geliyor. Buna göz yummayalım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA