Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Orta Vadeli Program neyi hedefliyor?

Orta Vadeli Program'ın (OVP) ekonomik büyüklükleri dün açıklandı. Program, bütçe harcamalarının milli gelire oranını yüzde 25'te tutuyor. Faiz dışı harcamaların milli gelire oranını da yüzde 21'de sürdürmeyi hedefliyor.
Niye bu iki bütçe harcamasını özellikle dikkate alıyoruz derseniz... Nedeni şu:
Faiz dışı harcamanın milli gelire oranının yüzde 21 düzeyinde sürdürülmesi özel sektör önderliğinde büyüme anlamına geliyor.
Bu durumda kamunun pek fazla yatırım yapması tercih edilmiyor.
Zira yoğun kamu yatırımları genellikle ekonomide israfa neden oluyor ve etkin çalışmayı engelliyor.
Faiz dışı harcamanın milli gelire oranının yüzde 21'de tutulması ayrıca kamu borç stokunun gerilemesi anlamına da geliyor. Çünkü kamu gelirlerinin bir kısmı harcanmayarak kamu borç stokunun azaltılması hedefleniyor. Böylece kamu borçlarının milli gelire oranı 2011'deki yüzde 39.7'den 2012'de yüzde 36.5'e, 2013'te yüzde 35'e, 2013'te yüzde 33'e, 2015'te yüzde 31'e geriletiliyor. Dolayısıyla kamu maliyesinin ekonomi için riski en aza indiriliyor.
Bu projeksiyon gerçekleştiği takdirde Türkiye'de faiz oranlarının hızla gerilemesinin önünde engel kalmıyor. Çünkü genel kamu açığının 2012'de milli gelire oranının yüzde 1.7'den 2015'te yüzde 0.9'a gerilemesi, kamunun mali piyasalardan kaynak kullanımını iyice azaltıyor.
Böylece devletin dışlama etkisinin azalması özel sektörün kaynak kullanma imkânlarını çoğaltıyor. OVP'ye bu açıdan bakıldığında, kamu maliyesinde disiplinin kararlı biçimde sürdürülmesinin istendiği görülüyor.
Gelelim büyüme hızına... Büyüme hızının 2012'de yüzde 3.2, 2013'te yüzde 4, 2013'te yüzde 5, 2015'te yine yüzde 5 hedeflenmesi aslında Türkiye'nin fazla dış tasarruf kullanmadan düşük oranlı büyümeyi hedeflediğini gösteriyor.
Fakat mali disiplini sağladıktan sonra, özel sektörü büyüme hedefiyle sınırlandırmanın ne kadar doğru olduğu tartışılır.
Eğer özel sektör önderliğinde büyümeyi ilke olarak kabul ediyorsak, sonra da kalkıp ona "sen bu kadar büyüyeceksin daha fazla büyüyemezsin" demek özel sektörün risk algılamasına güvenmemek anlamına geliyor.
Küresel ekonomide ise özel sektör risk algılamasını kendisi yapar. Yüklendiği riskleri kendisi taşır. Devlet onun büyümesine sınır koyacağına, özel sektöre her alanda rekabetin koşullarını sağlamalı. Hatta devletin görevi, finans kesiminde rekabeti sağlayarak orta ve küçük işletmelerin ucuz finansmana ulaşmasını sağlamak olmalı.
O yüzden, cari açık korkusuyla özel sektörün kredi büyümesini sınırlayıp, bu sınırlamaya bağlı olarak büyüme hedefi konacağına, işletmelerin ucuz kredi bulabileceği rekabetçi faiz hadleri hedef alınsaydı çok daha doğru bir tercih olurdu. Böylece Türkiye gelişmekte olan ülkelerin dünya büyüme hızı ortalaması olan yüzde 5.3'ün altında kalmamış olurdu.
Enflasyon hedefine gelince... Enflasyon hedefi petrol fiyatına bağlı olarak belirleniyor. OVP'de petrolün varilinin gelecek üç yılda 110 dolar seviyesinde olacağı düşünülüyor. Bu durumda, Türkiye'de enflasyonu küresel emtia fiyatlarının belirleyeceğini söyleyebiliriz.
Zaten enflasyon hedeflemesi rejiminde siz istediğiniz kadar önlem alın, eğer enerji hammaddesi ithal ediyorsanız enflasyonu küresel fiyatlar belirliyor. Çünkü enflasyon hedeflemesi rejimi küresel fiyat gelişmelerine karşı kırılgan bir rejimdir.
Peki OVP'de varsayılan döviz kurları gerçekçi mi? OVP'de ABD dolarının Türk parası karşısında değeri 2012'de 1 lira 79 kuruş, 2013'te 1 lira 83 kuruş, 2014'te 1 lira 89 kuruş, 2015'te 1 lira 93 kuruş olarak tahmin ediliyor. Bu tahmini döviz kurlarına göre Türk parası dolar karşısında değerleniyor.
Çünkü OVP'de tahmin edilen enflasyon oranları ve ABD enflasyon oranları dikkate alındığında, ihracatı destekleyecek rekabetçi bir kur ortaya çıkmıyor. Gelelim OVP'nin fakirlere neler getireceğine ... Başbakan Erdoğan dünkü konuşmasında istihdamı çoğaltmak için eğitime önem vereceklerini, bütçede mali disiplini ısrarla sürdüreceklerini ve fakirin yanında durmaya devam edeceklerini belirtti. Fakirin yanında durmak ne anlama geliyor?
Kamu harcama tasarımında eğitim ve sağlık harcamalarının ağırlıklı olmaya devam edeceğini bize gösteriyor bu. Böylece fakirliği azaltma hedefinden vazgeçilmediği ortaya konuyor.
Anlayacağınız askeri vesayet isteyenlerin, silah satıcılarının kamu bütçelerinde istedikleri olamayacak. Para dar gelirlilere harcanacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA