Gelişmiş dünyada ABD kaynaklı mali kriz yaşanırken, bazıları sanki kriz Türkiye'de çıkmış gibi gösterip hükümeti IMF ile anlaşmaya zorladılar. Hatta "Hükümet IMF'den 35 milyar dolar alıp bize vermezse borçlarımızı ödeyemeyiz, batarız" diyerek hükümeti korkutmaya ve her zaman yaptıkları gibi krizi bahane edip vatandaşın sırtına kendi borçlarını yüklemeye kalktılar.
Öyle ki Türkiye'de bir büyük banka ABD krizinin hemen ardından 1.700 çalışanın işine son verip adeta hükümeti işsizliği çoğalmakla tehdit etti. İşte tam bu sırada Başbakan Erdoğan devlet bütçesinde açık olmadığını ve kamu borç yükünün düşük olduğunu dikkate alarak bu şantaja boyun eğmedi.
Erdoğan, o dönemde IMF ile anlaşma yapmadığı gibi yeni birtakım tedbirler aldı. Yurtdışındaki Türkiye vatandaşlarının paralarının ülkeye dönmesi için teşvik edici kararları devreye soktu ve "varlık barışını" gündeme getirdi.
Bu defa, Türkiye vatandaşlarının mevduatlarının bulunduğu yabancı bankalar birdenbire Türkiye hakkında asılsız haberler yaymaya başladılar. Amaçları Türkiye ekonomisini güvenilmez gösterip kendi bankalarından mevduat çıkışını önlemekti.
İşte bu nedenle Almanya'nın en büyük ikinci bankası olan Commerzbank'ın ekonomistleri hem kendileri basına demeçler vererek hem de raporlar hazırlayarak Türkiye'nin IMF ile anlaşma yapmayıp bağımsız maliye politikası izleyerek batacağını ileri sürdüler. Türkiye'nin IMF'den bağımsız maliye politikası tasarlamasının bütçe ve cari açığı paralel olarak artıracağını ve Erdoğan'ın ateşle oynadığını ileri sürdüler. Hatta "Eğer Türkiye 90 milyar dolar bulamazsa batacak" diyerek güven azaltıcı beyanlarda bulunmaktan da çekinmediler.
İşte 2008 küresel mali krizinde Türkiye hakkında asılsız iddialarda bulunan Commerzbank, "Türkiye batacak" propagandası yaparken, söylediğinin aksine kendisi battı. Ve Alman devleti Commerzbank'ın yüzde 25 hissesini satın alarak bankaya 16.4 milyar euro sermaye ilave etti. Fakat o gün bu gün banka bir türlü düzelemiyor.
Şimdi de Commerzbank, devlet hissesini azaltmak için sermaye artırımına gideceğini açıkladı. Ortaklarından 2.5 milyar euro istiyor. Fakat bu haberin önceki gün duyulmasının ardından Commerzbank hisseleri yüzde on değer kaybetti. Çünkü sermaye artırılıp devlet payı yüzde 25'ten yüzde 20'ye indirildiğinde bu defa BASEL kurallarına göre bankanın sermayesi yine yetersiz kalıyor. Banka bir türlü güvenilir bir sermaye rasyosuna ulaşamıyor.
Anlayacağınız, Commerzbank ekonomistlerinin iddialarının aksine Türkiye IMF'den borç almayarak kendi tasarladığı maliye politikasıyla daha güçlü bir ekonomi haline geldi. Commerzbank ise Türkiye hakkındaki asılsız iddialarının ardından baş aşağı gitti ve bir türlü düzelemiyor.
