Faiz lobisinin görevi bilgi kirliliği yaratarak mega zenginlerin kazançlarını çoğaltmak oluyor. "Faiz lobisinin yarattığı en popüler bilgi kirliliği nedir?" diye sorarsanız, yarattıkları en popüler bilgi kirliliği, faizlerin piyasada arz ve talebe göre belirlendiği yalanıyla kafaları karıştırmak oluyor.
Oysa Londra'da yakalanan bankaların aralarında anlaşarak faizleri belirlediği Libor skandalı, faiz lobisinin tam aksini söylüyor.
Yine Türkiye'de Rekabet Kurumu 12 bankayı mevduata düşük faiz vermek, kredilerden yüksek faiz almak için anlaştıkları için yakaladı.
Hâlâ bazıları bu büyük soyguna rağmen faiz lobisinin ne olduğunu anlayamadıklarını söyleyebiliyorlar.
Gelelim faiz lobisinin son günlerde sık kullandığı yalana... Lobi "Faiz oranları tasarruf sahiplerini tüketime itiyor" diyerek faizlerin artırılmasını istiyor.
Oysa lobinin tam aksine uygulamada tasarrufların faizlere duyarlılığı pek yok.
Çünkü tasarruflar gelirin tüketilmeyen kısmı olduğundan, tüketimin artışını sağlayan borçlanma olanaklarının çeşitlenmesi tüketimi çoğalttığı için tasarrufları azaltıyor. İşte bu nedenle kredi kartları ile sağlanan vadeli tüketim olanağı tüketimi artırdığından tasarruflar azalıyor. Böylece faiz lobisinin, "tasarruf artışı faiz oranları yükseltilerek sağlanır" söylemi, içi boş bir söylem oluyor ve bilgi kirliliğinden öteye geçmiyor.
Gelelim cari açığı yaratan tasarruf ve yatırım farkı hesabına... Bildiğiniz gibi bir ekonomide cari açık ülke içi tasarrufların yapılan yatırımlardan az olmasından kaynaklanıyor.
Fakat sermaye hareketlerinin hızlı ve serbest olduğu bir ekonomide, tasarrufları çoğaltmak için faizleri artırdığınız da bu defa cari açık daha da artabiliyor. Çünkü hem sermaye hareketlerinin hızlı ve serbest olduğu hem de dalgalı kur rejimi uygulayan bir ekonomide faizlerin yükseldiği ortamda daha çok sıcak para girişi olacağından ülkenin parası değerleniyor, ithalat ucuzluyor, ihraç ürünleri pahalı hale geliyor. Ülke ürettiğinden çok tüketmeye başlıyor.
O halde sermaye hareketleri hızlı ve serbest olan, dalgalı kur rejimi uygulayan bir ekonomide cari açığı kapatmak için ülke içi reel faizlerin, küresel reel faizlere eşit olması gerekiyor. Ancak bu koşullarda tüketimin azalıp, tasarrufların artacağı bir denge sağlanabileceğini belirtelim.
Dolayısıyla faizleri yükselterek tasarrufları artırıp cari açığı kapatmak faiz lobisinin kocaman bir yalanı oluyor. Ve onlar, bu yalanı söyleyerek sıcak parayı Türkiye'ye yüksek fiyattan satma olanağı buluyor.
Oysa tasarruf artışı için lobinin söylediğini tam aksine Başbakan Erdoğan'ın söylediği kredi kartı kullanımında dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü kredi kartları sürekli gelirlerin dışında ilave tüketim olanağı sağladığı için tasarrufları azaltıyor. Kısaca faiz lobisinin, "kredi kartı kullanmayın" söylemine tepkisinin nedeni Erdoğan'ın doğruyu söylemesinden kaynaklanıyor.
