Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Emine Erdoğan: Hakkımı helal etmiyorum!

Geçenlerde başörtüsüne karşı olan bir arkadaşımla hararetli bir şekilde tartışıyorduk. Bir ara konu Emine Erdoğan'a geldi.
Arkadaşım; "Bir röportajında okumuştum uzun yıllar önce. Ağabeyinin onu zorla örttüğünü filan anlatmıştı. İntiharı bile düşünmüş kadıncağız. Böyle bir zulmü yaşamış insan nasıl olur da hâlâ kadının başını kapatmasını savunur anlamıyorum" dedi.
Arkadaşımın bahsettiği röportajı çok iyi biliyorum.
Yıl 2002'ydi. Akşam gazetesinden Nuray Başaran o söyleşiyi bir Güneydoğu seyahati sırasında yapmıştı davet edildiği uçakta.
Ancak o röportaj ilk ve son oldu.
Sonrasında ben dahil teklif götüren bütün gazetecileri kibarca reddetti Emine Erdoğan.
Sebebini bilmiyordum.
Neden böyle bir tavrı var doğrusu anlamıyordum.
Çünkü bana göre bir ülkenin başbakanının eşi her zaman olmasa da hiç değilse yılda bir defa falan ne düşündüğünü paylaşmalıydı kamuoyuyla. Çünkü kamuoyu bilmek isterdi "acaba başbakanın eşi ne düşünüyor bu konu hakkında" diye...
Peki doğal olanı buyken, söz konusu o röportajın üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen o neden hâlâ konuşmuyordu?
Öğrendim ki meğer susmayı tercih etmesinin en büyük nedeni Başaran'ın kendisiyle yıllar evvel yaptığı o malum söyleşiymiş.
Çok incinmiş...
O kadar incinmiş ki, her röportaj teklifi geldiğinde, "Bir daha asla!" demiş yakın çevresine...
Çünkü Başaran'ın "röportaj" diye okuruna sunduğu haber aslında yol arkadaşlığı adına iki kadının uçakta gerçekleştirdiği "off the record" sohbetin ötesinde bir şey değilmiş.
Hani deriz ya, "Kadın kadına sohbet"...
O havada, son derece iyi niyetle, kendisine yakın bulduğu Başaran'a uzun uzun anlatmış gençlik yıllarını filan.
"4 ağabeyim vardı. Tek kız ve en küçükleriydim. O nedenle dördü dört taraftan üzerime titrerdi.
Bir keresinde büyük ağabeyim başımı örtmemi istemişti. Çok üzülmüştüm. Hatta intiharı bile düşünmüştüm. Ağabeyimi çok sevmeme rağmen reddettim örtünmeyi. Mücadele verdim ona karşı. Ancak daha sonra farklı çevrelerden arkadaşlıklarım oldu. Etkilendim. Ve epeyce sorguladıktan sonra da kendi isteğimle kapandım"
demişti.
Yani "genç kızken ben neler yaşamıştım?"ı anlatmakmış asıl maksat.
Dostça... Ancak bu anlattıklarının ertesi günü, "Şok açıklama! Ağabeyim 15 yaşımda başımı örtmemi istediğinde intiharı bile düşündüm" başlığı ile verildiğini görünce kahrolmuş.
Çünkü o dakikadan sonra kamuoyu tarafından artık "Kendi isteğiyle değil, ağabey baskısıyla başını kapatan siyasi eşi" olarak anılacağına emin olmuş.
Nitekim öyle de oldu.
Baykal'dan tutun da, Ertuğrul Özkök'e kadar birçok kişi, bir süre sonra kaçınılmaz olduğunu iddia ettikleri mahalle baskısını anlatmak için, "O da ağabeyinin baskısı sonucu başını örtmüş!" dediler hep.
İktidarın kadınların örtünmesi ile ilgili verdiği mücadeleye karşılık olarak sürekli bu argümanı kullandılar. Oysa öyle değildi.
Öyle olmadığına ben de yüzde yüz emindim.
Çünkü 2003'te Habertürk TV için söyleşi yaptığım Şule Yüksel Şenler mikrofona; "Onu tanıdığımda 16 yaşında ve başı açıktı. Ağabeyi kapanmasını istemiş o da reddetmişti. Ancak benimle ve benim çevremle olan arkadaşlığı onu çok etkilemiş ve kendi isteği ile örtünmeyi tercih etmişti!" demişti.
Örtünmesi ile ilgili asıl gerçek buyken ne yazık ki kamuoyunda oluşan algı bambaşkaydı.
Ve bu, hiç de onun kabul edemeyeceği bir algıydı.
Zira sırf o nedenden olsa gerek, kendisi ile ilgili bu argüman her gündeme gelişinde yakın çevresine şöyle dert yandı:
"Ben inanmadığım hiçbir konuda taviz vermem. Kimse bana inanmadığım bir meseleyi dayatamaz. Ağabeyim istediği için o tarihlerde örtünmeyi şiddetle reddettim. Çünkü o istedi diye kapanmak benim kişiliğime aykırıydı. Daha sonra ise inandığım ve doğru olanın bu olduğunu düşündüğüm için isteğimle başımı örttüm. Çok üzülüyorum. Kamuoyunun beni bambaşka bir karakter üzerinden tanımasını ve tartışmasını içime sindiremiyorum. İşte sırf bu nedenle de, 8 yıl önce yazdıkları ile buna neden olan Nuray Başaran'a hakkımı helal etmiyorum!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA