Türkiye'nin en genç haber kanalı olan a haber'de yepyeni bir programa başladık. Adını da "% Yüz Siyaset" koyduk. Baştan söyleyeyim. Öncekilerden farklı bir projeye imza atma niyetindeyim. Bu defa soru sorulan, konu hakkında yorumu istenen ya da hararetli tartışmada bir taraf olması istenen kişi ben olmayacağım. Mümkün olduğunca haberci kimliğimi öne çıkaracak ve o kimliğimle konukları konuşturmaya ve varsa eğer farklı görüşler onları birbiriyle tartıştırmaya çalışacağım.
Kanalın Genel Yayın Yönetmeni Cengiz Er birlikte çalışmak üzere teklifi ilk getirdiğinde ve programda benim pozisyonuma dair önerisini sunduğunda hemen üzerine atladım. Çünkü aslında benim yıllarca yaptığım ve çok sevdiğim bir işti moderatörlük... Rahmetli Ufuk (Güldemir) Ağabeyimin Habertürk'ünde. Ustayla çalıştığım o yılları hakikaten özlemle anıyorum. Kim ne derse desin büyük haberciydi. Vefatı gerçekten büyük kayıptır Türk basını açısından. Çok bağırdı. Çok üzdü. Çok kırdı belki ama birlikte çalıştığımız 5 yılda da TV haberciliğinde başarının sırlarını keşfetmeme olanak sağladı.
Ustaya göre televizyonculukta ne kadar seyredildiğin değil, yaptığın işlerin gazetelerde ya da internet medyasında ne kadar yer bulduğu daha mühimdi. "Gazeteye malzeme veremeyen bir televizyon koca bir hiçtir!" derdi. İmkânsızlıklar içinde fark yaratmaya ve sıfırdan kurulan bir televizyonu marka düzeyine yükselten şeyin sihri onun düstur edindiği ve bizlere de bellettiği "Gündem yaratacağız ve asla boş işlerle vakit geçirmeyeceğiz!" sloganıydı. İlk göz ağrısı internet portalı ile TV çalışanlarının arasında kurduğu trafik sırf bu slogana hizmet etmek durumundaydı.
O günlerde internetin, bugün ise Kanaltürk televizyonunda haberin başında olan Tarık Toros kardeşim çok iyi bilir. Anlıktı her şey. Dip dibe oturtmuştu bizleri. TV'de yapılan herhangi bir işin anında internete, internette olanın ise TV'ye aktarılması zorunluydu. Allah muhafaza bir taraf atlamış olsaydı görevini, kıyameti koparırdı Ufuk Ağabey.
Arada bir toplardı bizleri. En despot halini takınır ve derdi ki "Benim üç çocuğum var. Biri habertürk.com. Diğeri habertürk televizyonu. Üçüncüsü ise kızım Su! Su uzakta ama siz diğer iki kardeş yan yanasınız. Sakın kem gözle bakmaya kalkmayın birbirinize. Unutmayın. Birinizin yaptığını diğeri parlatmak zorunda! Birbirinize düşmanca tavırlar sergileme ve husumet besleme lüksünüz yok! Çünkü biliyorsunuz ki bu iki çocuğun da yaşamda olmasını ben sağlıyorum. İkisi de benim evladım ve ben de bir baba olarak bu iki kardeşin birbiriyle dayanışma içinde olmasını istiyorum! Böyle büyüyecekler!" Gerçekten de her şey U.G.'nin dediği gibi oldu. Bir yandan habertürk internet sitesi büyürken diğer yandan habertürk televizyonu inanılmaz bir marka değerine kavuştu.
Peki niye yazdım bütün bunları? Çünkü Ufuk Ağabey'den sonra ilk kez TV haberciliğine aynı perspektiften bakabilen bir genel yayın yönetmeni ile karşılaştım. a haber'in başındaki Cengiz'in de ve kurmuş olduğu ekibin de en büyük emeli a haber ile olabildiğince gündem yaratmak. Aynı bakış açısına sahip olmak başarıyı getirdi. Sağ olsun beni kırmayarak ilk programıma konuk olan MİT'in eski Kont-terör Daire Başkanı ve bir dönemin kara kutusu Mehmet Eymür'le bayağı iyi bir iş çıkardık. Gazeteci İsmet Berkan, Hüseyin Kocabıyık'ın da katıldığı program yayına girdikten kısa süre sonra Twitter'ın gündemine ilk sırada oturdu.
Eymür'ün açıklamaları dün de birçok gazetede geniş geniş yer buldu. Cengiz ve TV haberciliğine aynı perspektiften bakan yardımcısı Ali Değirmenci dün sabah erkenden aradılar ortak başarımızı kutlamak için. Çok mutluydular. Ben de... Hem ilk programımızın diğer meslektaşlarımızın dikkatini çekmesinden, hem de Cengiz ve ekibinin tadı damağımda kalan Ufuk Güldemir tarzı TV haberciliğini bana yeniden hatırlatmasından dolayı çok mutlu oldum.
Tek bir şeye üzüldüm sadece. O da birçok gazetenin gördüğünü, yazarı olduğum bir gazetenin yazı işlerinin görememiş olmasıdır, o kadar!
