Gezi Olayları sırasında Kabataş'ta yaşanan olaya ait olduğu iddia edilen görüntülerin 9 ay sonra Kanal D tarafından yayımlanmış olması bu konuyu yeniden gündemimize almamıza mecbur bıraktı.
Görüntülerden o saatte uçakta olduğumdan ancak indikten sonra, Twitter'daki adresime gönderilen abuk sabuk mesajlardan dolayı haberdar oldum. Bazıları için doğrudan saldırı hedefinde adım listenin başında olduğundan bu olayda da saldırı timleri beni yine hedef almıştı. Oysa benim o olayla ilgili haziran ayının 14'ünde kaleme aldığım yazı Ertuğrul Özkök'ün o gün yazdıklarından hiç farklı değildi. Ben Elif Çakır ya da Balçiçek Pamir gibi ne mağduru gördüm. Ne mağdurla telefonla konuştum. Ne de İsmet Berkan gibi görüntüleri izleyip; "Çok acı ama çok acı bir olay ve maalesef gerçek" dedim. Meslektaşlarımın yorumlarından yola çıkıp bir yorum yaptım. Hâlâ da o yorumumun arkasındayım. Bugün de bir kadın çıkıp benzer bir olayla karşı karşıya kaldığını anlatsa ve bazı meslektaşlarım da onun yaşadıklarına kefalet verse benim tavrım yine aynı olur. Kaldı ki bir olayın vahametini, gerçek olup olmadığını anlamam için o olayın illa görüntüsü olması da gerekmez! Dövülerek öldürüldüğü söylenen Ali İsmail Korkmaz için 18 Temmuz'da kaleme aldığım yazının yayımlandığı günlerde o zavallı çocuğun dövülme görüntüleri mi vardı? (http://www. sabah.com.tr/Yazarlar/yukselir/2013/07/18/ polis-ve-yargi-ne-yapmaya-calisiyor ) Bir genç insan kafasına aldığı travmalar sonucu hayatını kaybetmişti. Ne deseydim yani?
"Aaa görüntü yokken elimizde ben Ali İsmail'in dövülerek öldürüldüğüne inanmam!" mı?
Şimdi gelelim sadede... Yani Kabataş mevzusuna. Görüntüleri izledim. Hem de ham olanları. Yaklaşık 16 dakikalık bir görüntü var evet. Ve bu görüntüye göre de mağdurun anlattığı olayların tamamen asılsız olduğunu söylemem gerekiyor. Ancak bu görüntüler doğru görüntüler mi emin değilim! Çünkü eğer öyleyse Hürriyet'in en önemli yazarlarından İsmet Berkan'ın; "Evet izledim.
Çok vahimdi" deyip bahsettiği görüntüler hangisi? Berkan dün kısa bir açıklama yapmış köşesinde konuyla alakalı ancak kusura bakmasın ben tatmin olmadım. Biliyorsunuz Balçiçek ve Elif Çakır mağdurun anlattıklarından yola çıkıp kaleme aldılar yazılarını.
Olmaz olmaz diye bir şey yok. Diyelim ki mağdur Z.D. tam bir şizofren ve iki kadın meslektaşıma da acayip rol keserek onları hikâyesine inandırdı. Peki Hürriyet'in en önemli kalemlerinden İsmet Berkan? Onu kim kandırdı? Konuyla ilgili yazı yazmadı evet ama attığı tweet'lerle şahitliğini en ön sıraya yükseltti ve katıldığı bir TV programında da o attığı tweet'leri destekleyen açıklamalar yaptı. "Bebek arabası devriliyordu" demiş.
Kanal D'nin yayımladığı görüntülerde öyle bir olay yaşanmıyor.
Aksine en ufacık bir itiş, kakış, kargaşa bile yok. Belli ki Berkan'ın izlediği görüntüler başka görüntüler. O halde onlar nerede? Ve biz şimdi kime inanacağız?
Berkan'a mı yoksa aylardan beridir paralel çetelerin oyunlarının sergileyicisi olan Doğan Medya Grubu'na mı? Kimse kusura bakmasın ama Berkan çıkıp; "Şizofren olan benim!
İzlemediğim görüntüleri izledim diyerek yalan söyledim!" demeden ben başka bir şeye inanamam! Ve bugünkü suskunluğunu da farklı yorumlarım. O yüzden de sorarım; "Niye susuyorsun İsmet Berkan?
Kim ya da kimler sana baskı yapıyor ve kimler senin bu olayda pasif kalmanı istiyor?" diye. Bence herkesin de bu soruyu sorması lazım. Başta da Ertuğrul Özkök'ün.
Ha bu arada eğer Kabataş olayının tamamen bir düzmece olduğuna inandığı için birilerinin suratına tükürme ihtiyacı hissediyorsa da çok uzaklara falan gitmesine gerek yok Özkök'ün. Berkan'ın odasına kadar yürümesi yeterlidir! Tabii başka sorular da var kafamda.
Evet. Bu görüntüleri elde eden Kanal D büyük bir gazetecilik başarısı sergilemiştir ama neden o görüntüler bugüne kadar saklandı?
Ve madem vardı bu görüntüler o halde neden o gün, hemen yayımlanmadı? Neden bunca zaman kamuoyunun aldatılmasına göz yumuldu? Yoksa o kayıtlar bugün için mi saklandı?
Bugün oynanan büyük oyunun üzerine sos olarak dökmek için mi?
