Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Dersleri mi bıraktın Başkan?

Mustafa Sarıgül haftasonu Feshane'yi ziyaret etmiş.
Karadenizli vatandaşların ağırlıkta olduğu toplantıda yaptığı konuşmada Başbakan hakkında, "hırsız" filan şeklinde nitelendirmelerde bulununca da salondakiler tarafından yuhalanmış. Anladığım kadarıyla tabii buna sinirleri bozulmuş. Bir hışımla ortamı terk ederken de Trabzonlu Mustafa Suver'in itirazıyla karşı karşıya kalmış.
Suver, Sarıgül'ü durdurup "Esas hırsız sizsiniz.
Benim liderime 'hırsız' diyemezsiniz. Senin liderin sana 'hırsız' dedi sen şimdi elâleme saldırıyorsun" diyerek tepkisini göstermiş.
Diyor ki vatandaş Suver "Elini uzatınca özür dileyecek sandım. Ama baktım ki elimi koparırcasına sıkıyor, sallıyor.
Bunun üzerine 'bırak ya şu elimi' dedim ve çekmeye çalıştım. Ondan sonra da kafama yumruğu yedim işte!"
Bunu duyunca en çok ben şaşırdım.
Neden biliyor musunuz? Çünkü bundan tam 3 yıl önce bizzat kendisi bana açıklamıştı öfke kontrol dersleri aldığını. Hatta bu derslerin ne kadar faydalı olduğunu ballandıra ballandıra anlatıp başka siyasetçilere aynı yolu izlemeleri konusunda tavsiyelerde bulunmuştu. İşte o yazının tamamını dikkatinize sunuyorum ve cevap verir, vermez bilemem, sormak istiyorum kendisine:
Dersleri mi bıraktın Başkan? Yoksa artık aldığın o derslerde mi yeterli gelmiyor?

SARIGÜL'DEN ÖFKELİ SİYASİLERE TAVSİYE VAR!

Piyasada "CHP'nin başına Sarıgül gelecek" mealinde söylentiler çoğalınca ben de meseleye dalmış ve Sarıgül'ün katiyen böyle bir şansı olmadığını anlatan bir makale döşenmiştim. İşte o yazının çıktığı günün sabahı, henüz mışıl mışıl uyurken çok erken bir saatte aramış Sarıgül.
Yalan yok, cevapsız çağrısını telefonumda görünce; "Eyvahhhhh! Kim bilir sabah sabah ne söylenecek! Kim bilir yine ne serzenişlerde bulunacak" diye epeyce hayıflanmadım değil.
Neyse... Çekine çekine aradım kendisini. "Günaydın Başkan! Nasılsın" dedikten sonra da alışık olduğum "Sarıgül yaylım ateşini" beklemeye başladım.
Ama yaylım maylım gelmedi karşı taraftan.
Önce, "Günaydın Sevilaycığım" dedi. Sonra da sanki ben öyle bir yazı yazmamışım da, öylesine telefon açmış bir edayla başladı hal hatır sormaya... "Eşin nasıl? Çocuk nasıl? İşler nasıl gidiyor?" filan faslının ardından gayet yumuşak bir ses tonuyla konuyu yazıya getirdi. "Yorumlarını okudum benimle ilgili. Pek tabii böyle düşünebilirsin.
Çok normal. Ama bilmeni isterim ki benim CHP'ye üye olmak ya da genel başkanı olmak yönünde bir gayretim yok! Hep şunu söylüyorum. Sana da söyleyeyim: Eğer CHP'liler iktidar olma arzusunda iseler ve benim de desteğime ihtiyaç duyuyorlarsa ben buradayım ve her zaman destek vermeye hazırım!
" dedi.
Kalakaldım tabii. Ama bunun sebebi CHP'yle ilgili verdiği mesajlar değildi.
Üslubu idi. O yumuşak ve sakin tavrı idi.
Çünkü benim bildiğim Sarıgül kendisi ile ilgili yazılmış olumsuz bir yazının karşılığında böyle serinkanlı bir tavır sergilemezdi.
Konuşurdu. Konuşurdu ve konuşurdu.
Muhakkak, "Çok kırıldım sana. Ayıp etmişsin. Olmadı bu yazı. Yakışmadı v.s" mealinde cümleleri ardı ardına sıralardı ve bozuk bir şekilde telefonu kapatırdı.
Hal böyle olunca, yani karşımda bambaşka üsluplu bir Sarıgül görünce dayanamayıp sordum sebebini.
Önce kahkaha attı. Sonra da "Fark ettiğine sevindim Sevilaycığım.
Demek ki aldığım öfke kontrolü derslerinin faydası olmuş!
" dedi. Biraz daha laf çevirdik söz konusu derslerle ilgili. Yalan yok hoşuma gitti. "Keşke bütün siyasiler seninle aynı yolu izlese" dedim ve ders aldığı kişinin kim olduğunu söylerse, diğer siyasilere tavsiye amaçlı adını köşeme yazabileceğimi belirttim.
Ama o bunun üzerine şöyle bir cevap verdi aynı yumuşak tonla: "Hocamdan çok memnunum ama adını sana veremem.
Aynı hocadan ders almak isteyen başka siyasiler varsa -ki hangi partiden olduğu mühim değil- beni arayana telefonunu elbette verebilirim!
Çünkü benim yaşamış olduğum bu mutluluğu diğer siyasilerin de tatmalarını isterim!
"
Bir daha şaşırdım. Ve hatta çakıldım!
Gün boyu kendi kendime "Yok ya bu benim tanıdığım Sarıgül olamaz!" deyip dolandım ortalarda!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA