Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Beyaz Türklerin umudu Ekmeleddin

Açıkçası sonucu şimdiden belli olan Cumhurbaşkanlığı seçimiyle pek ilgilenmiyorum. Daha önce de yazmıştım. Benim ilgilendiğim seçim 1 hafta sonra yapılacak bu seçim değil. Eylül sonunda yapılacak HSYK seçimi. Ben oraya fokusluyum. Çünkü Türkiye yargı gücünü hala elinde bulunduran Paralel Çete'den bu seçimde kurtulamaz ise emin olun kimin Cumhurbaşkanı falan olduğunun bi önemi kalmaz. Kesin olarak biliyoruz ki o koltuğa oturacak kişi Erdoğan. Ancak öyle tehlikeli ve sinsi bir yapıyla karşı karşıyayız ki eğer HSYK seçimlerinde başarı elde ederlerse sahip oldukları yargı gücüyle bu ülkeye ellerinden gelen kötülüğü yapmakta bir an bile tereddüt etmeyeceklerdir. Ama tabii bu benim gibi bütün gücünü "Sakalsız ve Çete"siyle mücadeleye ayırmış olanların gündemi. Geri kalanının ise Cumhurbaşkanlığı seçimi. Birkaç günlüğüne kafa dinlemek için geldiğim Bodrum'da da durum aynı. Beyaz Türklerin vazgeçilmez mekanı tatil beldesinde deniz, kum, güneş ve bir de Cumhurbaşkanı'nın kim olacağı mevzusu var. Bana göre tamamen boş bir uğraş ama şu birkaç gün içerisinde nereye gittiysem herkesin sadece bu işe kafa yorduğunu söylemem gerekiyor. Yani "Sakalsız ve Çete"sinin ve bu ülkeye verdikleri-verecekleri zarar, Beyaz Türkler'in ilgi alanında da değil, umurunda da değil maalesef. Hatta tam tersine Erdoğan'a olan nefretten bütün Beyaz Türkler, Cemaatçi kesilmiş bile diyebiliriz. Daha önceleri; "Çok hastaymış. Yakında gider" deyip de gitmediğini hatta tam tersine siyasi kariyerini bir tık ileri götürmeye karar verdiğini görenlerin, Erdoğan'dan kurtuluş konusundaki son reçeteleri ise Ekmeleddin İhsanoğlu olmuş. Olmuş ama çoğu kimdir bu adam, nerden gelmiş, nasıl bir yaşam tarzına sahip filan onu dahi bilmiyor. Bilenler de sallamıyor zaten. Öyle komik diyaloglarla karşılaştım ki anlatamam sizlere. Daha düne kadar namaz kılmayı, oruç tutmayı yani müteddeyyin yaşam tarzını gericilik gibi gören endişeli modernlerimizin İslam İşbirliği Teşkilatı'nın genel sekreterliğini yapmış birini Erdoğan'dan kurtulmanın ilacı saymaları hakikaten çok ironik! Bi bakıma güzel aslında ama tabii ben biliyorum ki 10 Ağustos akşamı İslamcı Ekmeleddin'e olan tutku dolu bu aşk bitecek kazanamayacağı için.

***

Bu arada tesadüf işte... Gelirken uçakta yan yana düştüğümüz kişinin gündemi de aynı konuydu. Aslında üzerine konuşmak bile zül geliyor bu seçimin ama hayatının büyük çoğunluğunu yurt dışında yaşayarak geçiren yol arkadaşımın adaylardan Ekmeleddin İhsanoğlu'yla uzun yıllara dayanan dostluğunu öğrenince ister istemez ekseni kaydırdım. Adını açıklamamaya söz verdiğim kişiden İhsanoğlu'yla ilgili son derece olumlu şeyler duydum. Epeyce bir zamandan beridir tanışıklıkları olan yol arkadaşım İhsanoğlu'nun son derece beyefendi, kibar ve entelektüel bir kişiliğe sahip olduğunu vurgulayıp durdu. Hakkında kötü bir söz, karalayıcı bir yorum yapmadı. Aksine hep çok iyi bir insan olduğundan falan bahsetti. Ancak bütün bu pozitif yorumlarının sonunda da; "Ama nihayetinde çok korkunç bir yanlışa imza attı. Asla aday olmamalıydı Ekmeleddin Bey" notunu düştü. Tabii şaşırdım. İhsanoğlu ile ilgili onca güzellemenin ardından düşülen bu not yalan yok beni şoka soktu. O da farketti ki, "Neden, nasıl, noldu?" falan diye sormama izin vermeden devam ettirdi sözlerini; "Çünkü ben biliyorum ki bu adaylığı o istemedi. Asla kafasında böyle bir plan yoktu. Yabancı güçlerin telkiniyle bu işe soyundu. Ben şahsen çok sever ve değer veririm ama Türkiye siyasetini dizayn etmek isteyen dışardaki lobilerin oyununa gelip böyle bir işe soyunmasını kendisine yakıştıramadım. Yapmamalıydı bunu! Onun kişiliğine, hayat görüşüne, duruşuna bu adaylığı kabul etmesi yakışmadı."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA