Daha dün gibi… İlk çıktığın günü hatırlıyorum… Emekle, heyecanla kotarılmış, gecelerini gündüzlerine katmış basın emekçilerinin alın teri ve göz nuru ile harmanlanmış on yıl. Benim emektar Sabah Akdeniz'im… Birlikte olgunlaştık, otuzlu yaşlarımdan kırklı yaşlarıma giden zaman tünelinde birlikte yolculuk yaptık. Kah yürüdük, kah koştuk, bazen tökezledik, bazen üzüldük, bazen sevinç çığlıkları attık. Bu yolculukta, bize katılanlar ayrılanlar oldu. Ama sadık okuyucumuz hiç değişmedi. Kırmadan, dökmeden, saygıyla, Antalya'nın iyiliği adına gereken her türlü mücadeleyi verdik. Bu kentin sevincine, üzüntüsüne ortak olduk. Kağıtla mürekkebin en anlamlı bileşenlerinden biri oldun benim için. Yaşadığım kentin sesi, nefesi oldun. Kimi sayfalarını açıp neşeyle umutla okudu. Kimi gözyaşlarıyla. Kimi marul sardı ertesi günü yapraklarına... Üç bin altı yüz elli beş gün her gece öldün, her sabah doğdun. İnatla. Senin satırlarını "çat pat" söktürerek okuma yazma öğrenen çocuklar artık üniversite kapılarına dayandı. Bana da kalbini açtığın, kendimi bu kent adına ifade etmemi sağladığın için sana sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bu eki özverisiyle yaşatan herkesi kutluyorum. Nice yıllara…