"Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen hepsini kabuk zanneder.
Gazali"
Kant, insanın diğer varlıklar gibi sıradan, herhangi bir 'nesne' olmadığını ve bundan dolayı da araç olarak görülemeyeceğini, kendi başına bir amaç olduğunu vurgular ve "Şimdi diyorum ki; insan ve genel olarak her akıl sahibi varlık, şu veya bu isteme için rastgele kullanılacak sırf bir araç olarak değil, kendisi bir amaç olarak vardır ve gerek kendi ve başka akıl sahibi varlıklara yönelen bütün eylemlerinde hep aynı zamanda amaç olarak görülmelidir..:"
1980 sonrası doğan 'Y' kuşağı şimdilerde işbaşı yaptı ve bize Gazali'nin, Kant'ın dediklerinden başlayarak öğretmeye başladılar. 'Y' kuşağına evlat yetiştiren bir birey olmamın ötesinde aktif iş hayatım nedeniyle de 'Y' kuşağının farkında olanlardanım çok şükür.
1980'lerden sonra kurumsal eğitimler bolca iş hayatlarımıza girdi. 'Y'lerin işbaşı yapmalarından sonra da yeni kuşakla başlayan değişime uyum için 'Y' odaklı eğitimler de başladı. Gerçi son gelişmelere kadar; iş hayatlarındaki davranışları yetişme sistemlerinden başlanarak, apolitik olmalarına kadar çok zengin bir menü eşliğinde daima eleştirel bir yaklaşımla ele alındı. Ama artık itiraf etmek zorunda olduğumuz bir şey var ki; bunca bireysel uğraşımıza rağmen kıramadığımız kalıpları 'Y' kuşağı kırdı.
Biz yetişkinler şimdi 'Y' kuşağı için kendimizle yüzleşmeye başlamalıyız.
Değişikliğe ne kadar açığım?
Bu farklı gençlere ve yarattıkları yeni durumlara karşı ne kadar duyarlıyım?
Onlarla yaşamayı ve onların koşullarına uygun özelliklerimi kaybetmemeyi başarabiliyor muyum?
Onların sesi de kendi sesim kadar hoşuma gidiyor mu?
Onları anlama cesaretim ve sabrım var mı?
Bu soruları kendime sorarken fark ettim aslında biz bu yüzleşmeye kimimiz böyle sorularla, kimimiz gözlemlerimizi birbirimizle paylaşarak eleştirsek de yapar olmuştuk. İyi ki yapmışız. Bugün gelinen noktada onları yetiştiren ve bugünlere 55-60 yaşlarında olan ebeveynlerin onların ebeveynlerinin de 'Y' kuşağını anlayarak yanlarında durdukları zemin oluşmuş.
Prof. Bülent Himmetoğlu geçen ay aldığım eğitiminde meğerse bize 'Y' kuşağı gibi isteyin demiş 'Canımız neler istiyor" derken...
Var olmak istiyoruz (fark edilelim, hissedilelim).
Değerli olmak istiyoruz (insan yerine koyulalım, insan yerine koyalım).
Kabul edilmek istiyoruz (olduğum gibi kabulleneyim, olduğu gibi kabul edeyim).
Sevilmeye layık olmak istiyoruz (sevelim, sevilelim).
Güçlü ve güvenilir olmak istiyoruz (bana inanılsın, ben de başkasına inanayım).