Antalyaspor'u Elazığspor karşısında seyreden herkes, ben de dahil büyük hayal kırıklığı yaşadı.
Bir takımın 10 kişi kaldıktan sonra bu kadar dağılması, maçı bırakması ve rakibine Süper Lig tarihindeki en farklı galibiyeti aldırması inanılır gibi değil.
"Vurun abalıya" mantığıyla yazmıyorum. On haftadan bu yana gelenin gidenin vurduğu, puan cetvelinin dibine demir atmış bir takımdan Antalyaspor'un 4 gol yiyeceği söylense
"Hadi canım" derdim.
Bu yenilgi tüm hesapları alt üst etti… Elazığ maçına 3 puan hesabıyla bakıp, ilk yarıyı 24 puanla bitirmeyi umut edenler hepimiz yanıldık.
Gençlerbirliği ve Trabzonspor maçlarında da sıfır çekilmesi halinde Antalyaspor ligin ikinci yarısına gerçek anlamda sıkıntılı başlar.
Ligin dibi cadı kazanı gibi… Burada Gençlerbirliği, Kayseri takımları Konya ve Rize gibi güçlü takımlar var.
Ara transferde kimin nasıl takviye yapacağı belli olmasa da ikinci yarı büyük mücadelelere sahne olacak.
Antalya, Elazığ karşısında girdiği pozisyonları gole çevirebilse durum farklı olurdu gibi mazeretlere katılmıyorum.
Futbolda gol atacaksın..
Atamadığın takdirde de böyle baka kalırsın.
Başkan Gencer'in daha şimdiden ara transfer için yoğun çaba içinde olduğu haberleri geliyor.
Mutlaka bazı transferler yapacaktır.
Başkan bu işleri de transfer piyasasını da iyi bilir.
Samet Hoca da zaten kimleri istediğini çoktan bildirmiştir.
Ancak ortada bazı gerçekler de var.
Birincisi bu yaştaki Deniz Barış sağbekte, yalancı pehlivan İsaac de bu takımda oynayamaz. İki yıldır hep kaçak güreşiyor… Futbolun kaçınılmaz gerçeğidir.
Atamıyorsan en azından yemeyeceksin.
Bu takımın çok eksiğinin olduğu bir gerçek.
Ancak defanstaki stoper sıkıntısı mutlaka giderilmeli.
Orta sahada Serkan Balcı değişikliği olumlu katkı yaptı.
Eğer Milan Baros da takıma tam anlamıyla kazandırılırsa gol yollarında fazla sıkıntı yaşanmayacaktır.
Antalyaspor, Ziraat Kupası'nda bugünkü Bucaspor engelini de aşarsa işin şekli değişebilir. İki kulvarda mücadeleye devam diyecekse ona göre de takıma takviye yapmak zorunda kalacaktır…