Kredisini tüketip sıfırdan başlayan tüccar gibi Antalyaspor.
O zaman yapılacak şey, elde kalan sermayeyi iyi kullanıp malını parlatacak, işleyecek, değerine değer katacak, yeniden eski günlerine dönecek.
Yeni bir işletme müdürüne ihtiyaç vardı, bulundu. Daha önce çalıştığı iş yerlerinden birinde başarılı olmuş, patronuyla anlaşamamış, ikincisinde ne isterse alınmış, işletmeyi batırmak üzereyken yol verilmiş bir müdür.
Çizgisi aşağı doğru giden bir işletmeye böyle bir müdür atamak cesaret isterdi, yapıldı. İşletme müdürünün ilk iş günü de gelip çattı.
Çalışanları değiştirmek zor, yeni isimlerle takviye etmek imkansızdı.
Elindeki personeli kullanmak zorundaydı. En fazla çalışma alanlarını değiştirebilir, ya da geri planda kalanları cesaretlendirerek maksimum verimi almaya çalışabilirdi.
Yapılması gereken ilk iş, personelle bir motivasyon toplantısı yapmaktı.
Zaten gerisi gelirdi.
Müdür aslında personeli tanıyordu.
Rakip işletmeleri ve onların personellerini de.
Bu avantajdı elbette ama dedik ya; asıl olan kendi personelini başarılı olunacağına inandırmaktı ilk yapılması gereken. İlk fikirleri, sorunları doğru tespit ettiğini gösterdi.
Anahtarı sinerji olarak verdi.
Evet. Doğru sinerji ile kapıyı açarsanız, dükkanı kapatırken Z raporunun yazar kasadan çıkışını gururla izlersiniz. Aksi halde işletmeyi kayyuma devreder, eldeki malvarlığını satsa kurtaramazsınız. Burada müşteriye düşen görevler de yok mu?
Madem ki bu işletme semtinizin bir markası, gururu, ayakta tutmak için sizin de katkınız olmalı. Unutmayın patron değişir, işletme müdürleri gider, personel emekli olur, müşteri hep sabittir. İyi bir müşteri keyifle gittiği bir mağazanın iflas edip kapanmasını da istemez. Müşteri isterse patronu da değiştirir, müdürü de personeli de. Ama zamanı gelince.
Bugüne kadar görülen sabittir, müşteri velinimettir, müşteri her zaman haklıdır.