Ritim bulan takımlar için milli maç araları sıkıntılıdır. Antalyaspor, ilk 5 haftada zorlu rakiplerle oynadı. Karşıyaka deplasmanı, Şanlıurfaspor, Gaziantep Belediye ve Manisaspor ligi domine edebilecek takımlar. Ve bu seriden yenilgisiz lider olarak çıkmak önemliydi. 'Bu performansı bekliyordum' dersem sizden önce kendimi kandırmış olurum. Geçen sene 'Bu takım düşer' dediğimizde haklı çıktığımıza ne kadar üzüldüysek, bu sefer yanıldığımıza seviniyoruz. Liderlik biraz şans oldu ama olsun. Takımın adının en üstte yazılıyor olması, futbolcular için artı motivasyondur. Kent için de öyle olması gerekir ama Antalya diğer 80 ille kıyaslanmayacak ilginçlikler içinde tarifi zor bir memleket bu anlamda. Rakibe bakınca, kadro anlamında iyi ama kulüp olarak çalkantılı. Başkanlarının istifa etmiş olması motivasyonu düşürür mü gaz mı verir, maç öncesi tahmin etmek zor. Antalyaspor'da Sezer dün ilk kez yedek soyundu. Arif ise 'Forma verilmez, alınır' sözünün doğruluğunu ispatladı. Kadronun diğer kısmı değişmedi. Hep söylüyoruz. Antalyaspor maçta öne geçerse rakibi perişan eder. Henüz 36'ncı saniyede atılan golle 10'uncu dakika arasında skor 4-0 olabilirdi. Ancak bu kez ciddiyetsizlikten değil, beceriksizlikten kaçan goller vardı. İlk yarı bitene kadar kayda değer tek şey, Doğan'ın dirsek atıp kızarmasıydı. İkinci yarıda 10 kişi kalan Antalyaspor mu, Samsunspor mu şaşırdık. Zira konuk takım daha iyiydi. Sanırım geçen hafta 3-1'den 3-3'e gelen Manisa maçının psikolojik etkisi vardı. Ya bu maçı da kaybedersek? Sakıb geldiğinden bu güne en iyi topunu oynarken yarattığı penaltıyla ideal solbek örnekleri verdi. Ancak Samsun pes etmedi. Mbilla, aynı Emrah'ın vurduğu köşeden vurdu, Fornezzi aynı Furkan'ın yediği gibi yedi. Takımına ışık veren Mbilla kaçırdığı penaltıyla takımının direncini bitiren adam oldu. Zeki, savaşçı kimliğini klas golüyle süsleyince son dakikalar al gülüm ver gülüm havasında geçti. Mücadelesi iyi, futbolu idare eder, sonucu güzel bir maç oldu.
2-0'dan sonra akıllara Manisa maçı geldi