ALTIN KAPLI YAZI
Zamanla kentin savaş yıllarında bu kapı dıştan yüksek bir duvarla kapatılmış ve kapı uzun yıllar kullanılmamış; 1892 yılında Turhan Paşa tarafından kazdırılıp ortaya çıkarılıncaya kadar toprak altında kalmıştı. Turhan Paşa zamanında orijinal sütunlar yerine kesme taşlar kullanılarak kapı kullanılabilir duruma getirilmişti. Bu kazılar sırasında kapı üzerinde bronzdan yapılmış altınla kaplanmış şu yazıt bulunmuştur: "İmparator Sezar Traian Hadrianus" Bu yazıt İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne gönderilmiştir. Hadrianus'un hükümdarlığında Asya komutanlığı yapmış ve bu görevde başarılı olmuş Sezar'ın hazır oğlu Antonius 7 mart 161 yılında ölmüş ve onun adına methiye yazılarak Antalya Surları'na bu methiye yerleştirilmiştir. Yazıtta şunlar yazılıdır: "İmparator Sezar, Tanrı Hadrianus'un oğlu tanrı Traian Partikos'un oğlu tanrı Neron'un torunu Tito Ailio Hadrianus saygıdeğer Antonius görevinde büyük başarılar göstermiştir. Meclis ve halk bunu onaylamaktadır." Antalya surlarında bulunmuş başka bir yazıtta da şunlar yazılıdır: "İmparator Sezar Tanrı Traian Partikos'un oğlu Tanrı Nero'nun torunu Traian Hadrianus, saygıdeğer Olymposlu vatanın babası, dünyanın kurtarıcısı meclis ve halk bunu onaylamıştır."
DOKTOR ONAT'IN GAYRETİ
Antalya'da "Turizm'in Babası" sayılan, Antalya Milletvekili Dr. Burhanettin Onat tarafından 1959 yılında, Antalya'daki diğer tarihi yapılar ile birlikte Hadrianus Kapısı'nın restorasyonu için de Büyük Millet Meclisi'nden ödenek çıkarılmıştır. Hadrianus Kapısı 1961- 62 yıllarında restore edilerek inşa edildiği yıllardaki görünümüne kavuşturulmuştur. Kapının üzerinde bugün izleri kalmamış olan ikinci bir kat daha vardı ki, bunun üzerinde İmparator Hadrian'ın bir heykeli bulunuyordu. Roma İmparatorluk Devrinin en kuvvetli olduğu zamanda, uzun barış devresi (Pax Romana) sayesinde, kent kapılarının bir savunma unsuru olmaktan çıkarak bir abide haline geldiğine Hadrianus Kapısı en iyi örnektir.
İMPARATOR HADRİAN KİMDİR?
İspanya'nın Sevilla kenti yakınlarındaki İtalica şehrinde M.S. 24 Ocak 76 yılında soylu bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Hadrian önce akrabası olan İmparator Traian'ın fetihlerine katılmış, daha genç yaşta Roma'da çeşitli vali ve Consül'lük görevleri yapmıştır. Traian M.S. 117'de Selinus'ta (Gazipaşa) ölürken yerine, o dönemde Suriye vilayeti valiliğini yapan Hadrian'ı kendi yerine atamıştır. Hadrian, Senato'nun kararını beklemeden, askerlerin baskısı üzerine imparatorluk görevini üstlendiğini belirtmiş, onun bu beyanı Senato'yu sarsmış olmasına rağmen, senato yine de kendisine 'Pater Patriae' (Vatanın Babası) onur unvanını vermiştir. Tarihe olan olağanüstü ilgisi ve yapmak istediği idari reformları gerçekleştirmek amacıyla M.S. 121-125 ve 128-133 yılları arasında iki büyük seyahat yapmış, bunlardan ilkinde İspanya üzerinden Fas'a oradan doğuya, Anadolu'ya (M.S. 123, Anadolu'da iki yıl kalıyor) oradan da Trakya üzerinden Roma'ya dönmüştür..
SUİKAST KORKUSU VARDI
İkinci seyahati birincisinden daha uzun sürmüş, bu ikinci seyahatinde beş yıl Roma'dan ayrı kalan İmparator Hadrian, ikinci seyahatinde önce Atina'ya, oradan Anadolu'ya (Pamphylia, Capadocia,) oradan Suriye üzerinden Arabistan ve Mısır'a gitmiştir. M.S. 133'te Roma'ya dönen, hayli yaşlanan imparator biraz yaşlılığı biraz da hastalığı nedeniyle huysuz bir insan olmuş, Senato'ya sırt çevirirken, etrafına bir takım entrikacı tipleri toplamıştır. Kendisine suikast yapılacağı endişesine kapılarak bazı senatörleri öldürtmüştür. 10 Temmuz 138 yılında Baiae'de tüberkülozdan ölmüştür. Mezarı bugün Tiber nehri yanındaki Hadrian Mauseleum'undadır (Moles Hadriani).
BU DA BENİM HAYALİM
Antalya Bölge Müzesi'ndeki bu İmparator Hadrian Heykeli'nin bir kopyası pekala Üçkapılar'ın önüne koyulabilir. Antalya gibi bir turizm kentine böyle bir tablo çok yakışır