Her şeyden önce
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ı ve Müsteşarı
Hakyemez'i kutluyorum.
Ve tabii onların genç ve yetenekli çalışma arkadaşlarını da.
Sarıkamış Harekatı'nın 98. yılında bize öyle duygular yaşattılar ki… Onlara ne kadar teşekkür etsek azdır.
Türk gençliğini Allahuekber Dağları'nda vatan şehitleriyle buluşturdular.
***
Yayın Yönetmenimiz Osman Altınışık'la birbirimizden habersiz buluştuk
Sarıkamış'ta.
Herhalde hayatımızın en güzel, en duygulu anlarından birini yaşadık ikimizde.
Anadolu'nu her bir bölgesinden gelen ve bir sel gibi
Sarıkamış şehitlerinin ayak izlerini takip eden on binlerce gencin ahde vefanın en güzel örneğini vermeleri
Osman Bey'i de beni de çok duygulandırdı.
98 yıl sonra, bu buluşmanın gerçekleşmiş olması "
kökü mazide olan ati"nin, bir diğer ifadeyle Türk milletinin yeniden yükselişinin işaretidir; başka bir şeye değil.
***
Şehitlerle Yürüyüşü tamamladıktan sonra,
Sarıkamış'ta yapılan törende,
Bakan Suat Kılıç'ın kısa ve şaheser konuşmasını dinledik.
Bir an için ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim.
Yüzümü puslu
Allahuekber Dağları'na döndüm… Şehitlerimize "
buzdan kefen, buzdan tabut" olan dağlara… O dağlara kızayım mı yoksa şehitlerimizi bağrında barındırdığı için minnet mi duyayım, bilemedim.
Ama o an da zihnimde ve kalbimde şöyle bir metafizik kurgu oluştu.
Şehitlerimizle bu kadar yüksek bir iletişim kurabiliyorsak eğer… Onlar ölü olamazlar!..
Ve onlar bir gün, Türk milletinin başı bir sıkıntıya girdiği vakit, eminim ki "
Allahuekber" diyecekler ve ayağa kalkacaklar…
O dağlarda Türk milletinin ihtiyat birlikleri olarak bekliyorlar.