Ankara'da gökdelenler
İnşaat sektörünün maşallahı var.
Takip etmek, hızına yetişmek mümkün değil.
Akşam eve giderken boş olan arazide ertesi sabah işe gelirken bir gökdelen yükseliyor.
Abartı gibi gelecek ama hakikaten böyle.
Yeni inşaat teknikleri konut ve iş yeri üretimini çok hızlandırdı.
Ankara gökdelen tarzı yüksek binalarla tanışan bir şehir oldu.
İlgiyle ve biraz da kuşkuyla izliyoruz bu gelişmeyi.
***
Önce niçin kuşkuyla izlendiğini söyleyeyim:
Bir kere, bu yerden pıtrak gibi biten ve
Ankara'nın batısını kaplayan gökdelenlerin sahipleri kim?
Bu devasa binalar
Ak parayla mı kara parayla mı yapıldı, bilmiyoruz.
Ankara halkı bilmiyor bunu.
Bilmesi gerekir mi?
El hak gerekir.
Çünkü bu binalar faaliyete geçtikçe
Ankara'nın trafiğinden çevre şartlarına kadar her şeyi etkileniyor.
O nedenle bu devasa binaları yaptıranların halkı bilgilendirecek bir halkla ilişkiler çalışmasının olması gerekir.
İkincisi, bu binaların şehre getirdiği yükten dolayı vergiden belediye hizmetlerine kadar, daha farklı bir sisteme tabi olması gerekir.
***
Kaygılar var ama ilgiyle de izleniyor doğrusu.
Birincisi bu yüksek binalar
Ankara'ya heybetli bir hava veriyor, bu bir gerçek.
Şehrin batı yakasında
Amerikan şehirlerine benzeyen bir şehir parçası oluştu.
Ama dikkat ediyorum,
Ankara'nın ihtiyacını aşan bir yapılanma çabası bu.
Hali hazır yapılmış yükse binaların yarısı boş duruyor.
Diğer taraftan, bir kaçını saymazsak, insan yok buralarda.
Çarşı yok, pazar yok, oturacak mekan yok.
Bu yerleri yapanların insanları çekecek cazibe merkezleri oluşturmaları şehre kalite katacaktır.
Tepe
Prime güzel bir örnek söz gelişi.
Başlangıçta yapılan hatalar ilerde şehre çok şey kaybettiriyor.