Üniversite benim için her şeydir.
O nedenle üniversitelerle bağımı hiç koparmadım.
Övünmek gibi olmasın,
dünyadaki bütün üniversiteleri izlerim.
Atıf endekslerine arada bir göz atar, bilim üretme kapasitelerine bakarım.
Türk üniversitelerinin hala alacağı çok yol var; ancak şunu belirtebilirim ki önümüzdeki elli yılda bizim de dünya çapında üniversitelerimiz olacak.
Büyük Türkiye'nin kurulmasının zaten başka yolu da yok!
Bir başka gerçek: Ülkelerin de şehirlerin de marka değerini yükselten en önemli kurumların başında üniversiteler geliyor.
Amerika'yı ele alın;
Yale'i,
Harvard'ı,
Pirenceton'u çıkarın geriye tüyleri dökülmüş bir
Amerika kalır.
Oxford'suz,
Cambridge'siz bir İngiltere düşünülebilir mi?
Mesela
ODTÜ'yü,
Hacettepe'yi,
Gazi'yi alın
Ankara'dan, geriye plastik bir şehir kalır elinizde.
İşte o nedenle
Hacettepe Üniversitesi'ni sevgiyle kucaklıyorum buradan.
Başarılı
rektör Murat Tuncer'i alkışlıyorum.
Inovatif işler yaptığı için. H H H Dün bizim
SABAH Ankara'nın manşetiydi haber.
Hacettepe Üniversitesi kütüphanelerine duş koymuş.
Bilenler bilir, master ve doktora öğrencileri kütüphanelerde sabahlar.
Sabaha doğru kafaları süngere döner bu genç insanların. Bir duş, yarım saatlik uyku onların bilim üretme çabalarını güçlendirir.
Yıllar önce
Columbia Üniversitesi'nin kütüphanesinde öğrenciler uyusun diye koltuk konduğunu görmüştüm de
"bizde niye böyle şeyler düşünülmez" diye hayıflanmıştım.
Bir ülkede marka üniversite böyle ortaya çıkar işte.
Bilim böyle gelişir.