Hat, tezhip ve ahşap yakma sanatını birleştiren Zafer Öngün, Suluhan'daki mütevazı atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor. Ahşap yakma sanatının henüz Türkiye'de anlaşılamadığını söyleyen Öngün, "Büyük uğraş isteyen bir sanat. Hat sanatının en güzel örneklerini tezhiple de birleştirerek icra ediyorum. Çok fazla bilinen ve kullanılan bir yöntem değil bu. Ahşap yandıkça etrafa yayılan rayiha, karşınızda İsm-i Celal olunca Mevlana'nın 'Hamdım, piştim, yandım' sözü hep aklınızda oluyor" dedi.
"MAKİNEDE RUH OLMAZ"
Ahşap yakma üzerine makineyle yapılan üretimlerin de bulunduğunu ancak el işçiliğinin bundan çok farklı olduğunu belirten Öngün, "Makine de ruh olmaz. Çok satış yapacağı bir ürünün kalıbını hazırlar makinede basar. Fakat ben örneğin Hamit Aytaç hocamın bir eserini çalışıyorum şu anda ve onu yaparken merhumu anıyorum. Zaten yaptığımız çalışmaların manevi bir boyutu da olduğu için kalp ve ruh hep uyanık oluyor. En basitinden yemek yaparken bile böyledir. Samimiyet, sanatın en önemli boyutu" diye konuştu.
'Halk desteği lazım'
Türkiye'de sanata bakışın henüz tam olgunlaşmadığını ancak zaman içerisinde çok önemli mesafelerin kat edilebileceğine dikkat çeken Öngün, sözlerini şöyle sürdürdü: "Pazarlık sünnettir denilir ama el işçiliğinin hakkını verme konusu burada daha fazla ön plana çıkıyor. Sanatçının memnun ve razı edilmesi, daha güzel eserlerin ortaya çıkması için mutlaka gerekiyor. Bunu devletten beklemek de doğru değil. Halk katında sanata destek, devlet desteğinden daha büyük bir mana ifade ediyor."