Gençlerbirliği bu sezon ne yapar? Her zaman arzu edilen 90 yıllık bir geçmişe sahip bir kulüp, ligi
"ilk 5" içinde tamamlar mı? Yıllardır bir türlü aralanamayan Avrupa kapısına bu sezon dayanılır mı? İnanın bu sorulara net bir yanıt vermek çok zor.
Geçtiğimiz sezonun tüm istatistiki bilgiler daha belleklerde tazeliğini korurken
Gençlerbirliği'nden çok büyük başarılar beklemek biraz hayal gibi geliyor.
2012-2013 sezonunda kırmızı- siyahlı takıma en fazla katkıyı sunan
Aykut Demir, Cem Can, Azofeifa, Vleminckx gibi 4 oyuncunun ayrılması yabana atılacak bir kayıp değil. Bu oyuncuların Başkent ekibinde
Dusko Tosic'ten sonra en fazla yer alan futbolcular olduğu göz ardı edilmemeli.
Henüz
Aykut Demir gibi savaşçı, takımı ateşleyen bir oyuncunun yerini dolduracak oyuncu alınamadı. Sadece ikinci yarıda forma giyen ve 9 gol atan
Björn Vleminckx'i aratmayacak bir santrafor bulunamadı. Eldeki
Dejan Lekiç ve
Ermin Zec'le bu sorun aşılabilir mi? Şayet aşılsa idi
Veleminckx transfer edilir miydi?
Cem Can 2 bin 655,
Azofeifa 2 bin 285 dakika sahada kalarak takımın en istikrarlı oyuncuları iken başka takımlara gitmelerini kimse hafife almamalı. Elbette her futbolcu gidebilir. Önemli olan gidenin yerinin doldurulması.
Gençlerbirliği çok önemli ve kilit noktalarda tecrübeleri oyuncularını kaybetti.
Bir gerçek ki, kayıpların yeri doldurulmuş görülmüyor. Geçen yıl bu takım, ligi 11'inci sırada bitirdiyse bunda bu 4 oyuncunun inkar edilmeyecek katkısı vardı.
YENİLER NE YAPACAK?
Tüm gelişmeler ışığında transfer edilen 8 oyuncuya da haksızlık etmemek gerekir. Ama onların belli bir adaptasyon süreci için bile zamana ihtiyaçları var. Bu süreçte
"Attı alan Üsküdar'ı geçerse" ne olur?
Gençlerbirliği saniye kaybetmeden bu kayıpları telafi etmeli. Takımın başında camiayı her yönüyle bilen
Metin Diyadin gibi bir teknik adamın olması büyük şans. Neler başardığını herkes biliyor.
Gençlerbirliği'nde neler yapacağını tahmin etmek de hiç zor değil. Büyük bir heyecanla işe sarılıp,
"üç-dört" takviye ile hepimizin özlemle beklediği takımı kurmayı hayal ederken, bu kayıplar eminim ki O'nun da şevkini kırdı. Bu gelişmeler hangi teknik adamı endişelendirmez. Bunu anlamamak için çok saf olmaya bile gerek yok.
YOL YAKINKEN....
Sezon başı bu tür umutsuzlukları hiç sevmem. Ama gerçeği de ortaya koymak gerekir. 90. yıl gibi prestij bir dönemin içinde olan
Gençlerbirliği'nde Metin Diyadin'in dışında bizi heyecanlandıran hiç bir şey göremiyoruz. Doğrusu bu çok garip bir durum. 90. yıl coşkusu böyle mi yaşanır? Tarihi süreç böyle mi değerlendirilmeli?
Atı alan
Üsküdar'ı geçmeden durumu duayen Başkan
İlhan Cavcav'a iletmekte yarar olduğu kanısındayım. Geçen yıl
Björn Vleminckx'in atığı 9 gol olmasaydı, her halde hiç kimse olacakları düşünmek istemezdi. Bunu da hatırlatmakta yarar var.