DünyayI sarsan kuş gribi ve domuz gribi gibi salgınlarda kriz yönetiminde yer alan, siyasetin ve bürokrasinin gözü kapalı kendini emanet ettiği İç Hastalıklar ve Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Serhat Ünal, aynı zamanda iyi bir müzisyen. Arkadaşlarıyla oluşturduğu iki ayrı müzik grubunda darbuka çalan Ünal, müziği eğitimle değil Romanlar gibi kulakla çalanlardan. Hacettepe Üniversitesi'nin Enfeksiyon Hastalıkları Bölüm Başkanı olan Prof. Serhat Ünal, salgın hastalıklar, aşılama, AIDS gibi uygulanan tedavilerde tüm dünyayı yönlendiren hekimlerden biri. Aynı zamanda İç Hastalıkları Derneği'nin Başkanı olan Ünal, yoğun iş temposundan arta kalan zamanını müzik yaparak değerlendirmeyi seviyor. Ünal, müziğin hayatına nasıl girdiğini ve hayatındaki yerini şöyle anlatıyor: "Flüt çalan bir arkadaşım vardı. Ondan etkilenerek önce flüt ardından org çalmaya başladım. Daha sonra müzikle arama mesafe koyduğumu düşünürdüm ama tıp fakültesi mezuniyet yıllığını okuduğumda '6 yıl polis radyosundan seçmelerle ders dinletti bize' yazısı aslında müzikten hiç kopmadığımı gösteriyor. Sürekli sıraya vurarak müzik yapıyormuşum meğer. Enstrüman çalmak bir yetenek. Ben müzik eğitimi almadım, duyduğumu çalıyorum. Benim gibi eğitim almadan çalan çok az insan vardır. Bir de doğuştan müzisyen olan Romanlar."
GRUP KURDULAR
"Arkadaşım sayesinde flüt edinerek kulakla flüt çalmaya ardından yine ondan etkilenerek org çalmaya başladım. Askerliğimi yaparken de org çaldım. Hacettepe Üniversitesi'nde öğretim üyesi olduktan sonra değişik meslek gruplarından oluşan arkadaşlarımla bir müzik grubu oluşturduk. Ayda bir evlerde toplanarak müzik ziyafeti yaparız."
ÜNİVERSİTEDE KONSER VERİYOR
Hacettepe Tıp Fakültesindeki değişik branştan 5 arkadaşımla Hicaz Kari (Hicaz işi) adlı bir müzik grubu daha kurduk. 5 yıldır yılda bir üniversitede konser veriyoruz. Yani iki ayrı grupta yer alıyor ikisinde de darbuka çalıyorum.
MÜZİKLE DİNLENİYOR
Eşim de müzikle yakından ilgili. Uzun yıllar keman çaldı ama şu anda ilgilenmiyor. Büyük kızım Sezin de bizden etkilenmiş olacak ki piyano çalıyor. Küçük kızım Sıla da müziğe çok uzak sayılmaz, enstrüman çalmıyor ama folklor oynuyor. Müzik, kesinlikle terapi yöntemi. Yoğun tempoyla geçen günün ardından biraz müzik insanı rahatlatıyor, deşarj ediyor. Müzik yaparken hırpalanan bedenim ve ruhum dinleniyor. Müzik, yorgunluğu tedavi eden bir ilaç.
HÜSNİYE ORAL