Yıllar önce rahmetli Turgut Özal, "
Futbol Federasyonu özerk olacak" dediğinde çoğu kimse bunun ne anlama geldiğini kavrayamamıştı!
O gün bugündür bunu hala tam anlamıyla idrak edemedik!..
Üstelik sadece futbol değil, tüm federasyonlar "
Özerk yapıya" kavuşmasına rağmen… "
Parayı devlet veriyor, bu nasıl özerklik?" diyeninden tutunuz, "
Bu ülkede sponsorluk sistemi rayına oturmadan, özerklik havada kalır" diyenlere değin, "
Her kafadan bir ses" çıkıyor.
Açıkçası, özerk federasyon yapısı ve anlayışı oturmadı bizde…
Sorunlu…
Eksik…
Aksak…
Topal bir özerklik bizimkisi… Parayı veren devlet… Denetlemeyi yapan devlet… Her türlü müdahaleyi, "
kimi zaman üstü kapalı", kimi zaman da "
açıkça" yapan yine devlet… Ve bu, demokrasilerin vazgeçilmezi olan seçimlerde daha net sezinlenebiliyor!
Mevcut seçim sistemi ile kimse bana seçimlerin "
Demokratik ve adil olarak yapıldığını" kabul ettiremez.
Etmem… Edemem… En azından kendime olan saygımdan, "
Evet… Seçimler adil yapılıyor. Müdahale olmuyor" diyemem… Sistem ve statüye şöyle göz atan sıradan bir şahıs bile, "
Bu delege dağılımı ile devletin müdahalesini" fark eder!
Oylar ortada!
Haaa. "
Parayı veren, düdüğü çalar" diye bir özdeyiş var… Çalıyor da zaten… Hemen hemen her dediği oluyor devletin!
O zaman, seçim niye?
Atamayla gelsin başkanlar; eskiden olduğu gibi… Onca masraf da yapılmaz… Şimdi önümüzde Atletizm Federasyonu Başkanlık Seçimleri var.
Devlet için de, camia için de çok önemli bir dönemeç bu!
Adaylardan biri bürokrat; devletten yani… Adı Fatih Çintımar; eski bir atlet... Camiaca bilinen bir isim.
Aday olacağı söylenen iki isim daha var; eski başkan Mehmet Terzi ve Ahmet Karadağ… Ancak, öyle gelişmeler olduğu iddia ediliyor ki; ne Terzi ne de Karadağ "
Aday" olamayacaklar.
Kazanamayacaklarını hissetmişler!..
Güya atletizmin "
Deve dişi kulüplerine" bir yerden "
Güçlü sinyaller" gitmiş!
Eğer adı seçimse bunun, "
Tek adayla" olmaz… Atletizm camiası bu seçime "
Adaylarla" girmelidir.
Demokrasiye saygı bunu gerekli kılıyor.
Çintımar, Terzi, Karadağ ve başka yeni isimler, genel kurulun karşısına çıkıp yapacaklarını anlatmalı, özellikle de, "
Doping sorununa çözüm önerilerini" açık ve net bir şekilde ortaya koymalıdır.
Kıran kırana bir seçim yapılmalıdır.
Sonucu önceden belli olmayan, kazananın "
bileğinin hakkıyla" koltuğa oturmayı başardığı bir seçim olmalıdır.
Bu aslında, başta kulüpler olmak üzere atletizm camiası için ne kadar önemli bir sınavsa, devlet için de o denli önemli bir sınav olacaktır.