Ceylan Deliktaş Türkiye'yi yurt dışında temsil etmeye hak kazanmış ve bu uğurda birçok şeyi göze almış genç bir sporcu. Toplum olarak pek de alışkın olmadığımız vücut geliştirme sporu ile ilgileniyor. Önümüzdeki süreçte ilk hedefi Türkiye Şampiyonası'nı kazanıp, daha sonra Avrupa Şampiyonası'nda bayrağımızı dalgalandırmak. O'nunla yaptığımız özel röportajımızda, sporun kendisini rutin yaşantısından idealleri doğrultusunda ne kadar mahrum ettiğini gördük. Çabalarının boşa gitmemesi dileğiyle başarılar...
Kısa sürede çok çalıştınız ve ülkemizi vücut geliştirme branşında başarı ile temsil ettiniz? Okuyucularımıza sizi daha yakından tanımaları için kendinizden bahseder misiniz? n 27 Mart 1990 Ankara doğumluyum. Gazi Üniversitesi Spor Yüksekokulu Spor Yöneticiliği Bölümü'nde okuyorum. Aynı zamanda da birkaç spor salonunda personal trainer ve grup dersleri eğitmenliği yapıyorum. Çocukluğumdan bu yana aktif olarak spor yapıyorum. Voleybol ile başlayan spor hayatım bir sakatlık sonucu son buldu. Daha sonra fitnessa yöneldim. Fitness Milli Takım sporcusuyum. 2013 Türkiye Fitness Bikini şampiyonu oldum.
Eleştirileri dikkate alıyor Ülkemizde
vücut geliştirme branşı henüz çok iyi tanınmıyor. Siz özellikle bayan sporcu olarak bu sporu yaparken nasıl zorluklar yaşıyorsunuz?
Evet diğer spor branşlarına göre vücut geliştirme ve fitness pek bilinmiyor. Gündemde olmamasının dezavantajını yaşıyorum. İnsanlar yaptığım sporu bilmiyorlar. Ben her defasında branşımla ilgili açıklama yapıyorum. Her şeyden öte yaptığım spor zaman ve sabır işi. Vücut geliştirme denildiği zaman akla ilk gelen ise iri vücutlu erkek ve kadın sporcular. Beni görenler bu nedenle çok şaşırıyor. Spor salonunda antrenman yaparken bir kadın olarak ağırlık çalışmak zaman zaman ne yazık ki yadırganabiliyor. Oysa sporun cinsiyeti olmaz. Ama eleştiriye açığım. Eğer beni bir adım daha ileriye götürecekse eleştirileri dikkate alıyorum. Bir de bu işin maddi boyutu var. Aslında bu soruna ülkemizdeki sporcuların yaşadığı ortak problem diyebilirim. Ülkemizde bireysel sporlara ve amatör sporlara destek yok denilecek kadar az. Yarışmalardaki ödül yönetmeliği ve sponsor eksikliği çok büyük etken.
Firma yüzü olmak istiyor
Eğer siz Spor Bakanı olsaydınız vücut geliştirme branşı ile uğraşan sporculara nasıl bir katkıda bulunurdunuz?
Ben Spor Bakanı olsam yapacağım ilk iş toplumumuzu 'sponsorluk' konusunda bilinçlendirmek olurdu. Bir sonraki aşamada ise federasyonun ve sporcuların tanıtılması için gereken reklam veya tanıtım yapardım.
Ne zamana kadar bu sporu yapmayı planlıyorsunuz?
Yarışmacı kimliğime bir süre ara verebilirim. Ancak benim hedefim spor firmalarının veya spor salonlarının tanıtım yüzü olmak. Bu yönde devam etmek istiyorum.
Tüm hayatınızı yaptığınız spora göre şekillendiriyorsunuz. İsyan ettiğiniz oluyor mu?
Evet tüm hayatımı uyku saatimden yemek saatime kadar planlı ve programlı yaşıyorum. Bunu severek ve isteyerek yapıyorum. Bazı zamanlar tabiki isyan ettiğim oluyor. Farklılıklar istiyorum ama sonra neden bu işe başladığımı düşünüyorum ve yoluma devam ediyorum.
Gündemde federasyonun kapatılması var? Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Federasyonun kapatılacagı ile ilgili çıkan haberler gerçekten üzücü. Başta federasyona bağlı sporcular sonra da tüm spor camiası için. Farklı bir federasyona bağlı olacağı ile ilgili haberler duydum ama işin iç yüzünü ben de bilmiyorum.
Tüm günüm spor salonunda geçiyor
Vücut geliştirme sporuna başlamaya nasıl karar verdiniz?
Karar vermem kısa bir sürede oldu. Antrenörlük yaptığım spor kulübündeki eğitmen arkadaşımın bana yarışmalardan bahsetmesi ve "Neden sen de girmiyorsun" demesiyle bende bir merak uyandı. O gün aslında benim için güzel bir kapı aralanmış oldu. Yarışma boyutunda yeterli bilgiye sahip olmadığım için araştırmaya başladım. "Nasıl ve nereden başlamalıyım, nasıl bir yol izlemeliyim?" diye. İlk yarışmamda Türkiye 2.'si oldum ve ülkemizi Avrupa Şampiyonası'nda temsil ettim. Bir sonraki yarışmada ise şampiyon oldum ve milli takım gururunu tekrar yaşadım.
Gördüğüm kadarı ile oldukça güçlü kuvvetlisiniz. Aileniz sizdeki bu fiziksel değişimi nasıl karşıladı?
Spora küçük yaşta başladığım için bunun avantajını her zaman yaşadım. Fiziksel olarak oldukça sağlıklı ve güçlü bir yapıya sahibim. Ailem benim spor yapıyor olmamı en az benim kadar seviyor ve destekliyor. Ancak fitnessta antrenman kadar önemli olan bir de olmazsa olmaz var. o da diyet. Başlangıçta zaman zaman katı diyet yapıyor olmama annem büyük tepki gösterdi. Sonra benim tüm mutfak işlerimi üstlenerek bana yardımcı oldu.
Gününün çoğunu spor yaparak geçiriyorsun. Bu durum özel hayatınızı etkilemiyor mu?
Sabah çok erken saatlerde spor salonuna gidiyorum ve neredeyse tüm günüm de salonda geçiyor. Yaptığım iş disiplin gerektirdiği için 'çok fazla özel hayatım var' diyemiyeceğim. Bunun zaman zaman olumsuzluklarını yaşıyorum. Aileme ve arkadaşlarıma zaman ayıramadığım oluyor.
Erkek arkadaşınız var mı?
Hayır erkek arkadaşım yok. Ama olsa bile beni sporcu kimliğimle kabul edecek biri olurdu.
"Spor bir yaşam alışkanlığı olmalı"
Ceylan
Deliktaş, sporun yaşam alışkanlığı olması gerektiğini savunuyor. Küçük yaşta ailelerin çocuklarını spora yönlendirmesi gerektiğine dikkat çeken Deliktaş, "Sporun hayatımıza kattığı en önemli özellik yaşam kalitemizi geliştirmek ve artırmak. Bu nedenle herkesin sporu alışkanlık edinmesi gerekiyor" dedi.
Bengü BAĞCI
