Futbolun gündeminde kuşkusuz
Dünya Kupası var.
Kupada en fazla sevinenler kuşkusuz bahisçiler oluyor.
Favoriler kazanmaya devam ediyor. Küçükler dirense de sonunu getiremiyor.
Kosta Rika dışında sürpriz yaparak çeyrek finale gelen takım yok.
İngiltere ve İtalya'yı saf dışı bırakarak
2014 Dünya Kupası'na damga vurdular.
Kosta Rika 4.5 milyonluk bir
Orta Amerika ülkesi.
2002 Dünya Kupası'nda 5'lik yaptığımız, "Çantada keklik" takımlardan birisiydi.
Bu kupada onlar var ve tozu dumana katarken, biz kupayı ekran başında izliyoruz ne yazık ki.
Ne diyelim: bol sıfırlı rakamlarla ancak transferlerde boy gösteren
millilerimize selam olsun.
Dünya Kupası'na noktayı koyup, Başkentimize dönelim.
Ankaragücü'nde kupanın gölgesinde bir imza gerçekleştirildi.
Sarı-Lacivertliler'de teknik direktörlüğe
Muammer Özdemir getirildi.
Özdemir,
Ankara futboluna yabancı bir isim değil.
Ankara Demirspor, Sitespor ve
Şekerspor takımlarında top koşturdu.
Başkent havasını soluyan ve bilen birisi.
Özdemir, 15 yıla yakın da
Ankaragücü altyapısında yer alıyor.
Bir anlamda kulüp yapısını da çok yakından tanıyor.
Altyapıya her dönem önem verenlerdeniz.
Ancak,
Ankaragücü gibi bir markanın beklemeye, denemeye de tahammülü yok. Başkent futbolunun sırtına büyük misyon yüklediği
Ankaragücü, layık olduğu yere, olması gereken yere en kısa zamanda dönmelidir. Geçen sezon akıllarda halen duruyor.
Ankaragücü,
Hayati Soydaş ve Fuat Akyüz gibi kendi evlatlarını yedi. Bu da başarısızlığa sıfır tahammül olduğunun kanıtıdır. Geçen sezonu
Celal Kıbrızlı ile tamamlayan ve onunla da yollarını ayıran
Ankaragücü'nde yönetim dileriz hesabını iyi yapmıştır.
Atılacak her yanlış adım,
Ankaragücü'nü daha sezon öncesinde geriye götürecektir.