Ligin ilk maçında
Kahramanmaraş deplasmanından 3 puanla
Ankara'ya dönen
Ankaragücü, ikinci maçında
İnegölsporla 0-0 berabere kalarak bir puanla yetinmek zorunda kaldı. Maçtaki ambiyans her zamanki gibi bilindik…
"Ankaragücü taraftarı"… Sezon başında transfer tahtasını açamayan
Başkent ekibi elinde kalan ve alttan çıkan futbolcularla başladığı ligde bundan daha fazlasını yapamayacağının mesajını verdi. Futbolda erken konuşmanın doğru olup olamayacağını bilen bir teknik adamım. Müsabaka boyunca 'acaba' diyebilecek birçok iyimserlik aradım, fakat göremedim.
Burada kim suçlu? Bunun cevabı inanın tüm
Başkentli sporseverler gibi benim de beynimi kazıyor.
Bilindik kişisel kaprisler, kazanımlar, sen-ben kavgaları buraya getirdi bu asırlık çınarı. Bu herkes tarafından biliniyor.
Neden önlem alınmıyor, geniş konseptli bir yönetim ve herkesin taşın altına elini sokacağı bir ortam yaratılmıyor. Eğer kısa sürede bunlar tesis edilemezse vah
Ankaragücü'nün haline demek kalıyor. 'Ligin başı her şey olabilir' diyerek iyi niyetimi sorgularken,
başkana ve yönetime maç boyunca yapılan aleyhte tezahürat olayın hiçte iyi yerlere gitmediğinin göstergesi.
Mutlaka yapılacak çok şey var.
Tüm kulüplerin mutlaka planlama yapması en önemli faktördür. Çünkü gerçekler mutlaka önüne çıkar. Kaçış yok. Biz neysek o çerçevede planlama yapılmalıdır.
Başa dönersek transfer yok. Borç çok, sıkıntılar her gün Ankaragücü'nün yakasında ve sen '
şampiyon olacağız' diyorsun. Böyle bir lüks olabilir mi?
Dev çınarın mutlaka uzun vadeli bir planlamayla canını kurtarması gerekiyor. Aksi takdirde her geçen gün ve sezon aleyhine işlemektedir.