Ankaragücü Başkanı
Mehmet Yiğiner bakın ne diyor: "Taraftarlarımıza
Sarıyer maçında yasak getirildi. Böyle bir uygulamayı kabul etmemiz mümkün değil. Her takım
Ankara'ya gelip taraftarlarıyla oynuyor. Bize yasak geliyor.
Şampiyonluğa oynayan bir takımın taraftarına yasak getirmek o takımın tribün gücünü yok etmektir. Öyle ise biz de
Ankara'da hiçbir takımın taraftarını almayalım.
Bu bir keyfi uygulamadır.
Ankaragücü'nü ayak oyunlarıyla durdurmaya çalışmaya kimse kalkmasın. Taraftarımıza yapılan bu saygısızlığı asla kabul etmiyoruz.
TFF'nin de bu duruma seyirci kalması üzüntü vericidir…"
Yiğiner haklı!
Sarıyer İlçe Güvenlik Kurulu'nun hangi amaçla
Ankaragücü taraftarına maça girme yasağı getirdiğini anlamak mümkün değil!
Yani düşünce şu mudur? "Bu takımın
seyircisi potansiyel suçludur.
Olay çıkarmaması mümkün değildir.
Bu nedenle stada girmeleri
tehlikelidir!.."
Böyle bir ön yargıyla hareket etmek;
ne etik, ne vicdani, ne de sporun evrensel kurallarına uygudur. Ve de keyfidir!
Federasyonun defterinde yazıyor;
kurallar açık! Olay çıkarana
"ceza" verilir… Ama, olay çıkarmadan bir takıma böyle
"Kendi seyircisinden yoksun oynama cezası" verilmesi şaşırtıcı!
Futbol Federasyonu'nun bu sezon
"Tribün olaylarını sıfırlama refleksine" elbette olumlu bakıyoruz!
Tribün olayları
"sporun özüne aykırı" hareketlerdir! Bu, net ve açık. Bu nedenle de bitirilmelidir.
Statlar
"korku mekanları" olmaktan çıkarılıp,
"keyif alıcı alanlar" haline getirilmeldir.
Tribünler, seyretme yeridir; kavga yeri değil… Bunlara itiraz eden bir
Allah'ın kulu çıkmaz. Ama… Hiçbir kurumun, kurulun, grubun ve de kişinin; bir kulübün
"en tabii hakkı ve destekçisi olan" seyircisini,
"potansiyel suçlu gibi görüp" engellemeye hakkı olmamalıdır.
Bu, başta insan hakları olmak üzere, her türlü kişisel ve kurumsal haklara, dolaysıyla evrensel hukuka aykırı bir davranıştır!
Futbol Federasyonu'nun,
A.Gücü'ne yapılan bu haksız uygulamayı titizlikle inceleyip, bundan sonra benzer davranışları engelleyici düzenlemeyi yapması gerekir…