Diplomanı getir kulübe asayım ne demek? Benim kariyerim ortada. İki üniversite mezunuyum. UEFA Pro lisansım var. Sayın Başkan'ın kişiliğine, şahsiyetine karşı en ufak bir saygısızlık yapmam. Büyüğümdür, sevgim saygım vardır. Yaptığı hizmetler ortadadır. Ama bizim de eleştirme hakkımız var. Verilen beyanattan sonra da susup oturmamı beklemesin. Demiş ya, "Getirsin diplomasını asayım" diye. İşte diplomam. Onun hocasında yok. Dünyanın her yerin de geçerli. İsterse hemen getireyim kulübe bırakayım. Gençler sizin yaptıklarınızı inkar edemez. Bunu her seferinde söylüyorum. Ama hatalarınızı da söylemek zorundayız. Bundan ötürü niye geriliyorsunuz?
Alnımın teriyle buralara geldim
Benim dünyam futboldur. Ben Gazi Üniversitesi Fen Bölümü mezunuyum. Ben köklü bir ailenin evladıyım. Sülalemde yüzlerce politikacı var. Ama onların hiçbirinden meden ummadım ve bugünlere tırnaklarımla kazıya kazıya geldim. Türkiye'nin ilk futbol okulu talebesiyim. Hocalarım rahmetli Sabri Kiraz ve Günaydın Özyurt'tur. 62 yaşındayım ve 10 yaşından bu yana futbolun içindeyim.
Layıkıyla çalıştım
Türkiye'deki bütün liglerde antrenörlük yaptım, hala da yapmaya devam ediyorum. Bunun yanı sıra Türkiye Futbol İç Anadolu Ankara Bölge Teknik Sorumlusuyum. İki sene de İç Anadolu Ankara Milli Takımlar Bölge Sorumluluğu görevlerini de layıkıyla yaptım. Çalışmamdan dolayı ödüllendirildim. Ben tırnaklarımla kazıyarak bu günlerime geldim. Gençlerbirliği'nin kongre üyesiyim. Kulübün başarılı olmasını yürekten isteyen biriyim. Ama bazı dönemlerde ise bilgimiz, birikimimiz ve tecrübelerimizle eleştiri yapmak medeni insan olarak en tabi hakkımdır. Yani riya yapan, her söylenene kafa sallayan, emekleyen bir insan değilim. Dobra dobra konuşan, yürekli bir insanım. Sevgi, saygı kurallarını hiçbir zaman unutmam. Başkan gündemi ucuzlattıran başka konulara hızla yürümektedir. Gençlerbirliği gelenek ve göreneklerine bunlar yakışmaz. Başkanın yakınında onun hatalarını söylemeyip, doğru yaptın başkanım diyenlere itibar edip, üç dört kişi düşman gösterilip astı astarı olmayan demeçer verilmektedir.
Benim para pula ihtiyacım yok
'Para istemiyorum' demişim. Evet söyledim. Ama niye dedim? Cavcav ve yanındakiler Cebeci Stadı'ndaki müdüriyette otururken içeri girdim. "Göreve hazır mısın" dedi. Odada 15 kişi vardı. Arkamdan da Osman Özdemir vardı. "Hazırım başkanım" dedim. "Ama gel beni sportif direktör getir, Osman Özdemir de teknik direktör olsun. Gençlerliler'den bir teknik kadro kuralım. Para pul da istemiyorum" dedim. Benim paraya pula ihtiyacım yok. Benim adamlığa ihtiyacım var, benim açıksözlülüğe ihtiyacım var. Ben her yerde dobra konuşurum.
Ufuk Özerten'i o aramadı mı?
Kendisine şunu sormak istiyorum. Federasyon'dan Ufuk Özerten'i arayıp, "Celal'i Futbol Girişim Direktörü yap" diyen siz değil misiniz? O aramış, benim için demişki Celal Kıbrızlı bu görev için uygun. Cem Onuk da vardı bu konuşmalarda. Ufuk Özerten'de "Biz başka şeyler düşünüyoruz" demiş, kabul etmemiş. O zaman beni bu göreve öneren isim, şimdi çıkıp "O diploma ne işine yarıyor" demiş. Bu nasıl bir çelişki böyle....
Defalarca yurt dışına gittim...
Gençlerbirliği sizin yaptıklarınızı inkar edemez. Bunu her seferinde söylüyorum. Ama hatalarınızı da söylemek zorundayız. Bundan ötürü niye geriliyorsunuz? Bülent Korkmaz'ı, Mustafa Kaplan'ı, İrfan Buz'u getirdiniz, lisansları yeterli değil. Ama benim bu arkadaşlarımla problemim yok. Bunlar benim küçüğüm. Hepsine de ayrı ayrı saygı duyarım. Onlar üstüne alınmasın. Sen Ersun Yanal'ı gönderen değil misin? Sen Giray Bulak'ı antrenmana çıkmadan kovmadın mı? Sen Kemal Özdeş'i bir idmanla kapı dışarı eden değil misin? Mustafa Kaplan'ı sözünü dinlemedi diye gönderen değil misiniz? Gençlerbirliği, 1923 yılından bu yana vardır. Ben Gençlerliyim. Bunu kimse ölçemez. Ölene kadar da böyle kalacaktır. Kendisi demiş çünkü, "Yurtdışına gitsinler eğitim alsınlar" falan diye. Yurtiçi ve yurtdışında defalarca seminerlerde, panellerde izleyici ve konuşmacı olarak yer aldım. Türkiye'de açılan C, B, A kurslarında yıllarca eğiticilik yaptım. Benim bir sürü öğrencim var. Buradan bir kaçını söyleyeyim, adını söyleyemediklerim kusuruma bakmasınlar. Tolunay Kafkas, Metin Diyadin, Mehmet Altıparmak, Sedat Karabük, Erkin Şimşir, Seçkin Topcu, Bülent Uygun, Mehmet Kulaksoy, Orhan Kaynak.... Benim kendimi ispat etmek gibi bir derdim ya da düşüncem yok. Ben Celal Kıprızlı'yım. Ders almam, ders veririm.
Beni kulüpteki hocalara sorsun
Bir radyo programında yeterli diploması olmayanlarla yapılan çalışmaların sakıncasını ve örneklerini anlattım. Real Madrid'de Zidane, Sivasspor'da Roberto Carlos, Gençler'den ise Mustafa Kaplan ve İrfan Buz. Türkiye liglerine bakarak bu sayıyı çok daha artırabilirim. Ama bunları söylerken meslektaşlarımı hedef almadım. Gençlerbirliği kulübü çağırsa, tekrar söylüyorum "Koşa Koşa" giderim. Bugün Gençlerbirliği'nde 20 antrenör görev yapıyorsa bunların yarısı benim talebemdir. Ve onlar benim nasıl bir kişilikte olduğumu bilirler. Onlar beni daha iyi anlatır.
18 yıl emek harcadım
"İrfan Buz diplomasız çalışıyor" dememin nesi var allah aşkına. Bu benim düşüncemdir. İrfan Buz'u tanımam ama kendisine saygı duyarım. Ben ona niye düşman olayım? Benim en tabi hakkım bunları söylemek. Geçen sene de Roberto Carlos için de söyledik. Carlos, sezon bittikten sonra gitti 2 ay eğitim aldı, şimdi teknik sorumlu olarak çalışıyor. Biz bu diplomayı almak için C, B teknik direktör lisansı aldık, UEFA Pro aldık. 1984'te başladım, 2002'de bitti eğitimim. Bana eğitim falan demesin ben yüksek tahsilli adamım. Bana kimse eğitim dersi veremez.