Yıllar ne çabuk geçip gidiyor. Geriye dönüp bakınca acı tatlı 20 yıl geçirmişim. Dile kolay... 1995'te bu gazetenin kapısından içeri girdiğimde 18 yaşındaydım. Neredeyse burada büyüdüm. Burada evlendim, burada çoluk çocuğa karıştım. İnsan ömrünün 60-70 yıl arası olduğunu varsayarsak üçte birini büyümekle, üçte birini de
SABAH Gazetesi'nde çalışmakla geçirmişim. Ve veda vakti gelip çattı. 20 yaşında evden ayrılan çocuklar gibi hissediyorum kendimi. Bu süre zarfında, istemeden bir kalp kırdıysam lütfen bağışlayın. Spor sayfasını emanet aldıktan sonra bazen sivri dilli yazılar yazıp bazı büyüklerimizin üzülmesine neden oldum. Dedim ya istemeden de olsa yanlış bir şey söylediysem ya da yazdıysam özür dilerim. Başta da
İlhan Cavcav ağabeyimizden. Hakkını helal et başkan. Kurtuldun benden! Artık seninle uğraşacak kimse kalmadı. Ama hemen sevinme... Şimdilik kalmadı! Yarın rüzgar bizi nereye savurur bilemem. Bakarsın yollarımız kesişiverir yeniden... Şaka bir yana en çok kırdığım isim senmişsin. Senden çok şey öğrendik. Senin adını duyarak büyüdük. Çocukken
Gençlerbirliği formasını giyip, kısa şortlar ve yırtık ayakkabılarla mahalle maçları yapardık. Sen ve
Gençlerbirliği bizim kuşağın çocukluğuna damga vurdunuz. O nedenle biz hep bu kulübün iyiliğini istedik. Yazdıklarımız da anlattıklarımız da bunun içindi. Onun haricinde bütün takımlarımıza sahip çıkıp, elimizden geldiği kadar destek vermeye çalıştık. Onlar da sağolsunlar bize her türlü desteği verip kapılarını açtılar. Bana yardımcı olan herkese minnettarım.
SABAH Ankara Yayın Yönetmenimiz Osman Altınışık'a bana bu fırsatı verdiği için ayrıca teşekkür ediyorum. Birlikte başarılı işlere imza attık. Yüzünü kara çıkartmamaya çalıştım
Osman Abi.. Tekrar teşekkürler. Geride bıraktığım tüm çalışma arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.
Allahaısmarladık...