Başkentte yaşayan Hüseyin Sağlam'ın ruh sağlığı, 2008 yılında elim bir kazada yavrusunu kaybedince bozuldu. 1,5 yıl oğlunun kabrinde yatıp kalkan Sağlam, tespih ile tanışınca yeniden hayata tutundu. Yaptığı el emeği göz nuru tespihlerle "Tespihçi Hüseyin Dayı" lakabı takılan Sağlam'ın evindeki küçük atölyesi onun tek dert ortağı oldu.
MEZARLIK BAKICISI SANDILAR
Hacettepe Üniversitesi mezunu olan 24 yaşındaki oğlu Hasan Sağlam'ı trafik kazasında kaybeden baba Hüseyin Sağlam'ın (56) acı haberle dünyası yıkıldı. Oğlunun acı haberi sonrası psikolojisini yitiren Sağlam'ın 29 yaşındaki diğer oğlu ise abisinin ölüm haberi ile şizofreni hastası oldu. Belediye işçiliğinden emekli olan baba Sağlam, 1,5 yılını oğlunun kabrinde geçirdi. "Mezarlıkta beni görenler mezarlık bakıcısı sanıyorlardı" diyen Hüseyin Sağlam, "Oğlumun acı haberi ile dünyam karardı. Mezarlıkta onu hiç yalnız bırakmadım. Her cuma mezarlıkta lokum dağıtırdım" dedi.
TEDAVİ GÖRDÜ
O süreçte psikolojik tedavi gören Sağlam, arkadaşlarının tavsiyesi üzerine tespih ile tanıştı. İlk zamanlarda tanıdıklarına hediye mahiyetinde tespihler yapan Sağlam, kısa zamanda tanıdıkları tarafından "Tespihçi Hüseyin Dayı" diye anılmaya başladı. 5 yılda iyi bir tespih ustası olan Hüseyin Sağlam, yıllarını bu işe adayan tespih ustalarına taş çıkarır hale geldi. Ankara Emniyet camiasında çoğu kişiye tespihler yaptığını belirten Tespihçi Hüseyin Dayı, "Şimdi düşünüyorum da keşke rahmetli oğlum da beni 'Tespihçi Hüseyin Dayı' olarak tanıtabilseydi. Ona dünyanın en güzel tespihini yapabilseydim" diye konuştu. En güzel tespihleri geceleri yaptığını söyleyen Hüseyin Sağlam, "Evimdeki küçük atölyemde kendimi terapi ediyorum. İmkanım olsa küçük bir dükkan açmak istiyorum" şeklinde konuştu.
'TESPİH BENİM DÜNYAM'
Dürüstlüğü, sevecen ve sempatik tavırlarıyla tespih tutkunlarının dayısı olan Sağlam, yaptığı tespihlerin birçok insanın koleksiyonlarını süslediğini ifade etti. Sağlam, "Ateş kehribarı", "sıkma kehribar", "zar kehribar", "damla kehribar", "Osmanlı sıkma kehribar", oltu, kuka, abanoz, pelesenk, narçıl, ardıç gibi değerli ağaç ve taşlarla bezenmiş tespihlere kendi imzasını atıyor. Her bir tespihin, ustasından izler taşıdığını söyleyen Sağlam, "Her bir tespihin imamesi, durağı, tepeliği, pulu, kamçısı birbirinden farklıdır. Bazı imamelerde kişinin mesleğinin ipuçları gizlidir. Tespih taneleri arasında dizilen duraklar, nişaneler, pullar; tespihin başlama ile bitiş noktası arasına konuşlandırılan imameler birer sanat eseri gibidir. İlk bakışta ipe dizili boncuk dizisi gibi gelse de tespih; bir zikir aracı, bir sabır taşı, bir tutkunun adı... Tespih taneleri dizerken ustasının yufka gibi incelmiş yüreğinden neler gelip geçer! Tespih ister sabır taşı, ister kabadayı aksesuarı... Benim ise bütün dünyam" ifadelerini kullandı.