Bölücü terör örgütünün saldırılarının ardından eğitim hakkından olup okumak için çocuk yaşta Iğdır'daki ailesinden kopmuş, yüksek elektrik akımına kapılmasıyla iki kolu kopmuş ancak yılmamış, azmetmiş bir başarı örneği 29 yaşındaki Yusuf. Uzun atlama, koşu, judo, kick boks, yüzme, tiyatro, yazarlık, ressamlık on parmağında on marifet. Onlarca spor dalında dünya ve Türkiye dereceleri var. Ancak onun iki hayali var; ilki "engelimi aştıran adam" dediği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı görüp yaptığı tabloyu vermek, ikincisi de İstanbul Boğazı'nı yüzerek geçip dünya engelli rekorunu kırmak.
HER ŞEY 'TERÖRLE' BAŞLADI
Birçok engele rağmen ülkemizin gururu olmuş yetiştirme yuvasının "başarı" örneği Yusuf Akgün, hayatını terörün karattığını söylüyor. "Okulum kapatılmasaydı elektrik direğiyle karşılaşmazdım" diyen Akgün, "Heyecanla okula yazılmıştım ancak terör saldırıları nedeniyle Iğdır'da okulumuz eğitim yapamaz olmuş, terör eğitim hakkımı çalmıştı. Babam da beni çoban yaptı. 6 yaşında dağlarda koyun otlatmaya başladım ve bir gün dağda merakla tırmanmaya başladığım elektrik direği hayatımı kararttı. Elektrik akımı beni 35 metre uzağa fırlatıyor. Tüm vücudum yanıyor, önce öldü denilmiş sonra Iğdır Devlet Hastanesi'ne kaldırmışlar. Doktorlar bana 24 saat ömür biçmiş. Bedenimin bir yanı dururken diğer yanındaki etler dahil dökülmüş. Aylarca tedavim sürmüş, kollarımı kurtaramamışlar kendileri çürüyüp düşmüş. İki kolumu da kaybettiğim o gün başladı hayat mücadelem. Yıllarımı aldı ancak benim gibileri gözeten bir hükümetin de desteğiyle engelimi aştım. Bir yıl sonra babam maddi imkansızlık ve daha bir eğitim aldırma düşüncesiyle Ankara Saray Çocuk Yuvası'na verdi. Bu yuva beni Yusuf Akgün yaptı" diye konuştu.
İLK RESMİ 8 YAŞINDA YAPTI
Akgün, "Terör belası ve maddi imkansızlıklar nedeniyle babam beni yaralarım yeni iyileşmişken yuvaya verdi. Yalnızdım, eksiktim kendimce kendimi aşmak, yeni becerilerle engelimi unutup hayatı kazanmak zorundaydım" dedi. Sanat ve spor alanında onlarca alanda profesyonel olarak faaliyet gösteren Akgün'ün maharetleri saymakla bitmiyor. "İlk resmimi 8 yaşında ders arasında yaptım" diyen Akgün, "Birçok üniversiteye girdim, birçok kez sınavlarını kazandım ancak hepsinin mülakatında kaybettim, engelli olduğum için üniversiteye kabul edemeyeceklerini, etseler bile rapor ve diğer aşamalarda sıkıntı yaşayacaklarını söylediler. En son özel bir üniversitenin Tekstil Mühendisliği bölümünü tam burslu olarak kazandım, kabul de edilince okudum. Benim elim-kolum, ağzım ve ayaklarım. Koluma malzemeyi bantlayarak yağlı boya ve diğer çalışmalarımı yapıyorum. Biraz zaman alıyor ancak yapıyorum. Yüzme konusunda da kendimi geliştirmeye özen gösterdim, Türkiye ve dünya çapında dereceler elde ettim. Koşuda dünya 5'inciliğim var. Uzun atlama, koşu, judo, kick boks, yüzme, tiyatro, sahne sanatları, yazarlık ki hikayeler yazıyorum. Kısa filmler çekiyorum. Tekstil firmalarına koleksiyon çiziyorum" dedi.
'Devletimize borcum var'
Bugüne gelmesinde devletin yatırım ve desteklerinin payının büyük olduğunu belirten Akgün, şöyle devam etti: "Devlete borcum var, daha başarılı olup vefamı göstermem gerek. Bunu da İstanbul Boğazı'nı yüzerek geçip engelliler alanında dünya rekorunu ülkeme kazandırmakla yapabilirim. Bununla ilgili haftanın 6 günün yoğun çalışmalarım var, gece gündüz bu yarışa hazırlanıyorum. Özel bir dileğim var; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın sporcusu olmak istiyorum. Ülkemi bu bünyede temsil etmek istiyorum."
Takamazdım ama saklamak yetmez mi?
Büyük başarısının ardında azmi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleri ve Ankara Yurtayder'in olduğunu belirten Akgün, "2004'te Başbakanlıktan bir etkinliğe çağırdılar. Orada Cumhurbaşkanı benimle özel ilgilendi, kendisine büyük bir sevgi ve saygım gelişti. O etkinlikte tüm sporcularla birlikte bana da kol saati hediye ettiler. Kollarım olmadığı için takamadım. Bazı gazeteler hemen olumsuz haberler yaptı, dava açtım. Takamazdım ama o Cumhurbaşkanının hediyesiydi, saklamak yetmez mi?" dedi.