Son dönemlerde kadınlarla erkeklere bir haller oldu. Yıllar yılı kendisine kötü davranmış, uzun bir ilişki yaşamış, güzel mi güzel bir kadın vardı. Sonunda adam, kendisini aldatmaya başladığı için ilişki görünürde sona ermişti. Ama ne kadın ne de erkek, birbiriyle görüşmeyi kesti. Kesemedi... Adamın hayatına pek çok kadın girdi. Hiç biri, bizim güzel kadınla yarışamazdı bile. Bakıldığında onun yarı değeri kadar etmiyorlardı. Bir kere ağızları bozuktu. Dillerinden düşmeyen küfürlere bakılırsa, aile görgüleri oldukça alt seviyelerdeydi. O kadar güzel de sayılmazlardı. Ama inatla, ısrarla, genç adamın peşinden ayrılmıyorlardı. Onun yatağına giriyor, her türlü cinsel fantezilerini yaşamayı kabul ediyorlardı. Hem de gözlerini bile kırpmadan... Beklentileri mi? Bir gün bu adamı evliliğe ikna etmek... Bizim güzel kadın ise olayları uzaktan acı çekerek izliyordu. Kendisi, başka bir erkeğe bakmayı bile düşünmüyordu. Çünkü adamı hâlâ unutamıyordu. Tam onu hayatından, gönlünden aklından çıkartmaya yeltendiğinde, pat diye telefonla arıyor, kendisi için ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyordu. Evet... Şu anda ciddi bir ilişkiye hazır olmayabilirdi ama günlerden bir gün hazır olduğunda eş olarak düşünebileceği ilk kadının o olduğunu ima ediyor; genç kadının kalbinde çiçekler açtıran buna benzer pek çok şey söylüyordu. Hayatında kimseler yoktu, o gördüğü kadınların hiçbirini asla ciddi olarak düşünmezdi, vs... '
EMEKLERİM BOŞA GİDECEK' KORKUSU
Bu sözleri duyan genç kadın kalbi çarparak yeniden adamı düşünmeye, adamın haftasonu planlarına dahil olmayı umut etmeye başlıyordu. İşte tam da bu sırada, Facebook denilen o yüzyılın en berbat sitesinde, o 10 para etmeyen kadınla sevdiği adamın mutluluklarının resmini görüyordu. İşin kötü tarafı vazgeçemiyordu. Artık bağımlı olmuştu. Güzel kadın ağlayarak kız arkadaşlarıyla dertleşmeye gidiyordu. Ve akıllı bir yaklaşımla: "Artık onun yüzünü bile görmek istemiyorum. Bırakayım kiminle ne yaparsa yapsın," derken, kız arkadaşlarından bambaşka ve radikal bir tavsiye geliyordu: "Aaa, sakın yapma kızım, deli misin? Bunca sene emek harcamışsın. Ellerinle adamı o kadına mı teslim edeceksin? Sen bırakırsan, günün birinde durulup evliliğe karar verdiğinde seni değil onlardan birini seçiverir. Hayır! Adamı kendi ellerinle o kadınlara teslim etme! Yıllarını çöpe atmış olursun." Erkek ise, bunca kadın etrafında yatağına girmeye ve cinsel fantezilerini yaşatmaya hazır vaziyette beklerken, tek bir kadına odaklanmayı asla düşünmüyordu. Hele hele evliliği hiç... Mümkünse hayatın tadını, bir kadın ve çocuğun sorumluluğunu almadan yaşamalıydı. Kadın 30'larının başında, erkek de ondan üç-dört yaş büyük.
ERKEKLER EGOLARININ BESLENMESİNE BAĞIMLI
Başka bir kadın, adamdan hamile kalmaya çalışıyor. Eğer çocuğunu aldırmazsa, onu evlenmeye ikna edebilme ihtimali var tabii. Şimdilerde bu tarz ilişkileri çok duyuyoruz. Kadınlar belli bir yaştan sonra evlenmek istiyor haliyle. Ama erkekler buna yanaşmak istemiyor. Her şey kolaylıkla yaşanıyor. Kimse kimseyle derinleşmeyi, duygusallaşmayı, ruhsallaşmayı düşünmüyor. Çünkü bunun için emek harcamak lazım. Kısa süre sonra, aynı erkek, hayatına soktuğu birkaç kadının ellerinde pinpon topu gibi savrulup duruyor. Bu kadınlar arası bir savaş haline dönüşüyor. Bu tarz ilişkiler çoğalmaya başladı. Yazık ki, kadınlar bu girdabın içine çekildiklerinde, paçalarını kolay kolay kurtaramıyor, çünkü erkek, hiç birinin hayatından gitmesini istemiyor. Ve kalmaları için ancak yetecek miktarda ilgi gösterip sonra kaçmaya devam ediyor. Çünkü bu ilgi erkeğin egosunu çok güzel besliyor. Ve erkek de işte buna bağımlı. Oysa bir erkeği hayatınızda tutabilmek ve evliliğe ikna etmek için cinsellik asla doğru yol değildir. Onlar buna âşık olmaz. Dünyanın en seksi kadını olsanız boş. Ama düz, sıradan, hanım hanımcık, akıllı ve kariyer sahibi olmanız da yetmiyor işte... Hele hele, ondan çocuk sahibi olmak hiç iyi fikir değil. Eğer işe yarasaydı, sevdiği adamdan bebek sahibi olan tanınmış kişiler, muhteşem güzellikleri ile muhakkak o adamı ellerinde tutarlardı. Ama onlar da bunu başaramadılar. Yapmanız gereken çooook başka bir şey... Eh, bu konuda birkaç ipucunu da haftaya verelim. Sevgilerimle...
