KABULLENMEYİ ÖĞRENDİK
- Bu hayatı seçtikten sonra nelere eyvallah dediniz?
- L.K: Başımıza gelen şeyleri tolere etme düzeyimiz çok yükseldi.
- J.K: Kabullenmeyi öğrendiğinizde, yargı çıkıyor devreden. Çünkü toplum olarak ilk yaptığımız şey, gördüğümüz şeye negatif yönüyle yaklaşmak.
- Neleri attınız, çıkardınız eski hayatınızdan?
- L.K: Bizi ne mutlu ediyorsa onunla yaşamak daha değerli hale geldi. Nasıl göründüğümüz ve başkalarının bizimle ilgili düşünceleri değil.
- Ne tür terapistlerle çalışıyorsunuz? İstismara çok açık bir alan çünkü...
- L.K: Biri bizimle çalışmak istediğinde, çalışmasını ayrıntıyla anlatan bir yazı göndermesini istyoruz. Pek çok insan bu yazıyı göndermedi bile. Gönderemedi. Yaptığınız şeyi eğer tarif edemiyorsanız bir sorun var demektir. Tarifini gönderdikten sonra ikinci söylediğimiz şey: 'Gelin sizinle görüşelim.' Çünkü gözlerini görmemiz gerekiyor. Gözler hiç yalan söylemez.
SEVDİKLERİNİZİ SERBEST BIRAKIN
- Kendinizde değiştirmekte zorlandığınız şey ne oldu?
- L.K: Egomuzla barış yapmak. Basit olan güzeldir. Sadeliğe geçiş yaptık. Eşyanın da bir tekamülü var. Eşyayı sürekli tutarsanız çürür ve gider ama başkasına verirseniz, elden ele, her dokunan el ona enerji verir ve yaşar. Eşyalarınızı elleyin, sakinleştirin çevrenizi.
- J.K: Sevdiğimiz şeylerden bile kopabilmeyi öğrendik, serbest bırakmayı... Anneler için en zor şey evlatlarını serbest bırakmayı öğrenebilmek, mesela. Biz onları korudukça onların gelişimlerini engelliyoruz. Çocuklarımızın da farklı bir düşünce ve duygusal sistemi olduğunu kabul etmeliyiz. Onların birey olabilmesi için onları kontrol etmekten vazgeçmeliyiz. Uzaktan takiple yetinmeli, belli zamanlarda, gerekiyorsa müdahale etmeliyiz.
- L.K: Amacımız, insanların kendilerini daha iyi hissetmeleri. Daha kaliteli ve daha güzel yaşamak varken niye sürekli acı ve sıkıntı içinde yaşayalım. Bizden istenen, sadece neşeli, bolluk bereket içinde yaşıyor olmamız.
İLERİYE DOĞRU ADIM ATMAK İÇİN ÖNERİLERİ
Karşınızdakini yargılamayı bırakın.
Size yaşattığı kötülükler için onu affedin. "Bana öğretmenlik yaptığın için seni seviyorum," deyin. Çünkü kabul edemediğimiz her şeyin aslında bir parçası bizde var. Ya onu görüyoruz kabul edemiyoruz ya da hiç farkında değiliz, görmüyoruz.
Bol su için. Neşe, nefes ve su; Hayat bu demek!
Sevdiğiniz insanlara bolca "Seni seviyorum," deyin ve onlara dokunun.
Ego ile barıştığınızda yaşlanmayı da durdurmak mümkün... Mutlu, neşeli, huzurlu bir insana baktığınız zaman zaten ona yaş da veremiyorsunuz. Çünkü yaşını göstermiyor.
2012'de her şeyin aydınlık olacağı bir döneme giriyoruz. Artık herkesi kucaklayan, "Senin için şunu yapabilirim," diyen kazanacak.