Alaçatı çok hızlı gelişiyor. Bu hareketlilik içinde, bir yıl önce yemek yediğiniz restoranı genellikle ertesi yıl yerinde bulamıyorsunuz. Zira restoranlar astronomik kiraları çıkaramıyor, bir yıl sonra başka işletmeciye devrediliyor. Dolayısıyla işletmecilerin öncelikli hedefi kaliteli yemek ve servis sunmak değil, bir an önce çok para kazanmak. Bütün bu restoran kalabalığı içinde tek tük işini özenle yapan, aldıkları paranın karşılığını veren yerler yok değil. Bu yılki keşfim L'Escargot; genç şef, Yılmaz Öztürk'ün, eşi Hande hanım ile birlikte bu yaz başında açtıkları bir 'fine dining' restoran. Şef Öztürk, Sultanahmet Four Seasons, İstanbul Mövenpick gibi iyi otel restoranlarında iyice olgunlaştıktan sonra kendi ayakları üstünde durma kararını vermiş. L'Escargot, Alaçatı'nın oldukça sakin bir caddesinde. Beyaz badanalı bir taş Alaçatı evine bakıyor ve usta bir tasarımcının elinden çıkmış. Küçük bahçede meyve ve zeytin ağaçları arasında yemeğinizi yiyorsunuz. Kışın servis verilen kapalı kısım daha da küçük. Restoranın adı salyangoz anlamına geliyor. Gerçi menüde o da var ama şefin hedefi, 'Müslüman mahallesinde salyangoz satmak,' değil. Yemek listesi özenle hazırlanmış. Fine dining restoranların hemen hepsinde olduğu gibi burada da bir degüstasyon menü var. Dokuz çeşitten oluşan bu menünün fiyatı 140 TL. Bunu seçenlere önerilen, yemeklerle uyumlu altı çeşit şarap. Bunun için de ayrıca 95 TL ödemek gerekiyor. Biz alakart menüyü tercih ettik. Yemek listesi baştan sona şefin kendi imzasını taşıyan, özgün çeşitlerden oluşuyordu. Restoranın adını taşıyan yabani sarımsak, taze baharatlar ve tereyağı ile hazırlanan salyangoza rağbet etmedik. Buna karşılık çilek gazpaço, somonla doldurulmuş küçük ravioli parçaları ve yaz sebzeleriyle zenginleştirilmiş karides konsome, ahtapot jölesi, limonotu ilave edilmiş, bisk soslu, kendi suyunda jölelendirilmiş ahtapot ve deniz mahsulleri ve kök sebzelerle hazırlanmış 'Ege Denizi Marmit' ısmarladık. Ben bugüne dek böylesine nefis bir gazpaço tatmamıştım. Bilirsiniz, soğuk içilen bir tür yoğun domates çorbasıdır gazpaço. Şef Öztürk, buna mis kokulu tarla çileği de katmış. Çileğin tatlılığı çorbaya hiç yansıtılmamış, buna karşılık domatesin yavan kokusunu çilek aromaları dengelemiş. Tabağın ortasında ince bir dilim tütsülenmiş dana eti yerleştirilip, taze badem ve dağ kekikli zeytinyağı ile lezzetlendirilmiş. Benim için bu, yazın bir numaralı yemeğiydi. Şarap listesi İstanbul'da bile çok ender restoranda bulunabilecek zenginlikteydi. Özellikle butik yerli şarap markaları özenle seçilip kava ilave edilmişti. Biz bir şişe buz gibi roze şarap içtik. Yemeğin üstüne bir başka başyapıtla damaklarımızı şenlendirdik. Bisküvi hamurundan bir alt üzerine menekşeli ince bir tabaka krem brüle, menüdeki adıyla Pate Sable Brüle de damağımda uzun süre silinmeyecek bir iz bıraktı. L'Escargot'nun servis personeline de değinmek isterim. Böylesine güler yüzlü, yemekler ve şaraplar hakkında böylesine bilgili, gerçek ev sahibi gibi müşterileri ağırlayan servis ekibini bir araya getirmek kolay değildi. Bu mükemmel akşam yemeğine kişi başı 200 lira civarında hesap ödedim. Evet pahalıydı. Fakat bu fiyatı hak eden tek restoranımız dersem, abartmış sayılmam; umarım ömrü uzun olur..
BEĞENDİKLERİM
Kendi elinden çıkan yemeklerini, kendine ait restoranda tadıp çok beğendiğim bir şef, Yılmaz Öztürk. Restoranın yalın ama ustaca tasarlanmış dekorasyonundan, servis ekibinden ve şarap listesinden de yemekler kadar etkilendim.
BEĞENMEDİKLERİM
Fiyatlar yüksekti. Yemeklerin kalitesi bu fiyatları taşıyacak düzeyde olsa da Çeşme'nin daha vasat yemeklere alışkın müşteri kitlesinin bu ayrımı yapabileceklerinden kuşkuluyum. L'Escargot keşke İstanbul'da olsaydı.
Mutfak *****
Servis *****
Ambians *****
L'Escargot, Alaçatı Cumhuriyet Cd. No: 10, Alaçatı-Çeşme Tel: 0532 716 67 00