Müzik eleştirmeni Naim Dilmener onun için 'Kültür elçisi' diyor. Derlediği 60'a yakın albümle, müzik dünyasında Avrupa başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde hatırı sayılır bir yeri var. Derlediği albümlere Nikaragua'da bile rastlamanız mümkün. 1979 yılından beri Almanya'da yaşayan Gülbahar Kültür seçtiği birbirinden özel şarkılardan oluşan konsept albümlerinin yanı sıra yıllardır farklı ülkelere giderek dj'lik yapıyor. Yeteneği sadece müzikle sınırla değil, Alman dili ve edebiyatı mezunu olan Kültür'ün, Almanca ve Türkçe olarak yayımlanmış altı kitabı var. Son olarak tamamı kendi sözlerinden oluşan United Colors Of Words albümünü yayınlayan Gülbahar Kültür ile çalışmaları üzerine sohbet ettik.
- Almanya maceranız nasıl başladı?
- Babam 1971'de Almanya'ya işçi olarak gitti. Ben, annem ve üç kardeşimle birlikte İstanbul'da yaşıyordum. Babam 1979'da bizi de yanına aldı, Almanya maceram böylece başladı. 14 yaşındaydım ve gitmeye pek istekli değildim, ama şu an 'Dön,' deseler dönmem.
- Türkiye'den Almanya'ya gitmek, sizin için zor olmuştur.
- Hem de nasıl! İstanbul'da büyüdüm ama başlarda yaşam şartları, dilsizlik gibi nedenlerle Almanya'da epeyce zorlandım. Ansızın dilsiz kaldım. İlk üç sene dili öğrenmeyi reddettim, bir çeşit protesto. Baktım döneceğimiz falan yok, her şeye sıfırdan başlamaya, dillenmeye karar verdim. Bu karardan itibaren her şey değişti. Dil kursuna gidip Almancayı öğrenmeye ve sevmeye başladım. Sonra dur durak bilmedim ve işi Alman dili ve edebiyatı okumaya kadar götürdüm.
- Gurbet sizi oldukça etkilemiş.
- Yazı üzerinden, Almanya'da kendi adamı inşa ettim, o adada istediğim gibi yaşıyordum. İlk yıllar Türkçe yazıyordum, süreç içinde Almanca da yazmaya başladım.
- Peki müzik hayatınız ne zaman başladı?
- Mesleki anlamda herşey doksanlı yıllarda başladı. Arşivimin geniş ve uluslararası olması nedeniyle, etrafımdaki insanlardan 'bir parti yapsak, sen çalsan, biz oynasak,' türünde bir teklif geldi. Parti partiyi izledi, seneler sürdü; bir baktım DJ olmuşum. 1999'da o sene kurulan Funkhaus Europa adlı radyoda müzik programı yapma teklifi aldım.
- Prodüktörlüğe nasıl geçiş yaptınız?
- Radyodaki programlarımı takip eden bir plak şirketi sahibinden albüm derleme teklifi geldi. Ve macera başladı.
- Derlediğiniz albümlerin özelliği ne?
- Serilerim var. Oriental Garden başlığı altında Doğu ezgilerini topluyorum. Ülkeler önemli değil, yeter ki ezgiler Şark çıkışlı olsun. Latin Garden'da Latin kökenli eserler var. Gypsy Garden derken, Çingene ezgilerini bir araya getiriyorum. Ülkeleri mercek altına alan Made in Turkey, Made in Greece, Made in Russia gibi derlemelerim, Swing Style, The Electro Swing Revolution gibi stilleri öne çıkaran çalışmalarım var.
- Sizin albümlerinizi daha başarılı kılan şey ne?
- Öncelikle doğru seçim, bir de içindeki müzikal zenginlik, ama bu gelişigüzel oluşturulmuş bir zenginlik değil. Genelde dünyanın farklı yerlerinde albümleri, plak şirketlerinde işin ruhundan uzak kişiler derler. Albümlerimde isimlerden çok şarkılar, müzikal değeri yüksek eserler ön plandadır.
- Sizin albümleriniz aracılığı ile yabancılar pek çok Türk şarkıcıyı tanıma imkanı buluyor.
- 'Türkiye'den birçok ismi sizin sayenizde duyduk,' diye çok mesaj aldım. Ama akılda kalan isimler çok değil. Tarkan, Sertab Erener, Sezen Aksu, Athena, Atiye, Eurovision'dan sonra biraz da Can Bonomo'yu tanıyorlar.
AYŞE HATUN ÖNAL AVRUPA'DA BAŞARILI OLURDU
- Türkiyeli hangi müzisyenlerin Avrupa'da başarı şansı olur sizce?
- Eğer müziğe devam etseydi Ayşe Hatun Önal, electronik müzik bağlamında başarılı olurdu. Rebel Moves diye bir grup vardı. Arada sahne aldıklarını duyuyorum, ama ne yazık ki albüm yapmayı bıraktılar.
- Türkiye için düşündüğünüz özel bir proje var mı?
- Sevdiğim şairlerin bestelenmiş eserlerinden oluşan bir derleme yapmayı düşünüyorum. Yıllardır aklımdan geçer, ama yapıldı mı bilmiyorum. Bu nedenle projeyi genişletip dünya şairlerinin bestelenmiş eserlerinden oluşan bir derlemeye çevirdim. Bunun dışında sevilen türkülerimizi yeniden aranje etmek gibi bir derdim var, bu projeye bir Alman dj arkadaşla başladık.
TÜRKİYE'DE KIYMETİ BİLİNMEYEN İSİMLER VAR
- Kısa bir süre önce çıkan United Colors Of Words - Poetry On The Sound albümü oldukça farklı bir çalışma olmuş.
- Son olarak çıkardığım albüm benim için çok özel bir yerde. Bu albüm üç yıllık bir çalışmanın sonucu. Albümdeki parçaların tüm sözleri bana ait. Şiir ve müzik hayatımın önemli parçalarından ikisi, bir araya gelsin istedim. Şiirde müzik, müzikte şiir her zaman vardı. Bu anlamda yeni bir şey değil ama bu kez benim çalışmalarım bağlamında bir araya geldiler.
- Peki bu işin uzmanı olarak, Türkiye'de sizi en çok hangi isimler heyecanlandırıyor?
- Öncelikle birkaç istisna dışında, Türk popundan mümkün olduğunca uzak duruyorum. Beni heyecanlandıran isimler Ceylan Ertem, Birsen Tezer, Güvenç Dağüstün, Bilal Karaman, Seni Görmem İmkansız, Melis Danişmend gibi genelde az duyulmuş ya da kıymeti pek bilinmeyen isimler. Maalesef dünyanın birçok ülkesinde böyle, alternatif sesler, tınılar hep zorluklarla boğuşma halinde.