24 yaşındasınız. Üniversiteyi yeni bitirmiş veya işsiz veya ilk işinizde çalışıyorsunuz. Başarılı biri misiniz? Karşılaştırın: 1986 doğumlu Megan Ellison, 24 yaşındayken Coen kardeşlerin
True Grit filminin setinde gezinmekteydi. Ama figüran, set çalışanı, gazeteci, PR'cı, yönetmen asistanı sıfatıyla değil. Filmin yapımcısı olarak. Aradan üç yıl geçti. Ellison 27 yaşına bastı. Pazar akşamı düzenlenecek Oscar gecesine herhangi bir yapımcı olarak değil,
The Master ve
Zero Dark Thirty'nin yapımcısı sıfatıyla gitmeye hazırlanıyor. Daha ileri gitmeden önce mühim bir bilgi: Megan Ellison, Oracle şirketinin kurucusu Larry Ellison'ın kızı. Adamın mal varlığı 41 milyar dolar, ABD'nin en zengin üçüncü kişisi. Asıl adı Margaret Elizabeth olan Megan henüz dört aylıkken babası evi terk etmiş, sonra da anne ve babası boşanmış. Liseden sonra Güney California Üniversitesi'nde sinema bölümüne kaydolan Ellison bir yıl sonra okulu bırakmış. Sıkı bir Myspace kullanıcısıymış, 2006'da yönetmen Katherine Brooks'le bu sitede tanışmış, ona filmlerini çok sevdiğini söylemiş. Bir de yeni projesi için kendisine 2 milyon dolar vermek istediğini. Yapımcılık macerası böyle başlamış.
HAN SOLO GİBİ
Star Wars filminin, Harrison Ford'un canlandırdığı, en umutsuz anlarda arzıendam eden kahramanına referansla Ellison'ın sinema endüstrisinin Han Solo'su olduğu söyleniyor. Paranın bittiği, filme devam edemeyeceklerini düşündükleri anlarda insanların yanında beliriyor. Cebinden bir çek çıkarıyor ve zor durumdaki proje kurtuluyor. Hollywood'da, başka sektörlerde kazanılıp sinemaya yatırılan paraya 'aptal parası' denirmiş. Buna göre Ellison şu sıralar Hollywood'un en aptal banknotlarından bazılarının sahibi. Ama sektörün en yaratıcı yönetmenlerine gittiğine göre paraların akıllıca kullanıldığı söylenebilir pekala. 25. yaş günü hediyenizi hatırlıyor musunuz? Babası, Ellison'ın hesabına 2 milyar dolarlıklık bir transfer yapmış. Az para değil, harca harca bitmez. Ama filmlere harcamaya başlayınca pekala bitebiliyor da. Hele bir de John Cassavetes, Robert Altman gibi yönetmenlerin işlerine hayran olan ve yine onlarınki gibi cesur işlerin çıkmasını isteyen biriyseniz. Paul Thomas Anderson, 2010'da 35 milyon dolar bütçelik yeni projesi
The Master'ı çekme mücadelesi veriyor. Universal şirketi bütçeyi görünce projeden vazgeçiyor. Bu arada Anderson hayranı Megan, yönetmenle bir görüşme ayarlıyor; ona 36 milyon dolar vermeyi teklif ediyor. Sonuçta yapımcı olarak filmden yaklaşık 20 milyon dolar zarar ediyor, ama ismi daha sık telaffuz edilmeye başlıyor.
SMS'LE İŞ BAĞLIYOR
2006'da tırmandığı dağa referansla Annapurna adını koyduğu bir şirketi var. Ancak ofisinde oturmak yerine hareket halinde olmayı seven biri. Bunun en iyi örneği, yönetmen Kathryn Bigelow,
Zero Dark Thirty'de Jessica Chastain'i oynatmayı isteyip başaramadığında yaşanmış. Chastain'e telefon eden Ellison, cevap alamayınca ona bir SMS göndermiş. Chastain hayatının rolünü Ellison sayesinde kabul etmiş. Ellison'ın çok kafa olduğunu söylüyorlar. Chastain'le çekim günlerinin sonunda yemek ısmarlıyor,
Game of Thrones izleyip rahatlıyorlarmış. Oyuncular, geceleri kapılarının çalındığını anlatıyor: "Uyuyamadım, bir şey içelim mi?" 20'li yaşlarını film setlerinde geçiren Ellison buralarda ne kadar mutluysa, sosyal ortamlarda bir o kadar rahatsız. Film prömiyerlerinde ismi okunduğunda yerinden kalkmadığı, güneş gözlüklerini çıkarmadan önüne bakmakla yetindiği, iş maillerine cevap yazmadığı, yönetmenlerin işine karıştığı, telefonlara çıkmadığı rivayet ediliyor. Ama asıl endişe, Ellison'ın çok para harcadığı, gereksiz yere yönetmenlere açık çekler yazdığı ve Hollywood'un sıkı bütçeler ve iş disiplinine dayalı düzenini sarstığı. Yeni projeleri arasında, yine Anderson'ın yöneteceği Thomas Pynchon uyarlaması Inherent Vice ile senaryosunu Mark Boal'ın yazacağı bir Julian Assange filmi var. Twitter'daki hesabında (@meganeelison) Oscar Wilde'dan Dylan Thomas'a pek çok yazardan yaptığı alıntılardan biri Henry David Thoreau'ya ait. Belki de hayata bakışını özetliyor: "Zaman, içinde balık tuttuğum bir akıntıdan ibaret." Oscar gecesinde şansı yaver giderse, Ellison çok erken bir yaşta hayatının balığını avlamış olacak.
BASINA KESİNLİKLE KONUŞMUYOR
Geçtiğimiz haftalarda
Vanity Fair ve
The Guardian'da arka arkaya yayımlanan Megan Ellison portrelerinde eksik olan bir şey vardı: Genç kadının kendi sözcükleri. Ellison'ın kendine PR'cı tuttuğu ve ona "Senin işin hiçbir gazetecinin benimle söyleşi yapmamasını sağlamak," dediği rivayet ediliyor. Bugüne dek hiçbir gazeteye konuşmadığı gibi, yaptığı işlerden böbürlenen biri de değil. Yarattığı bu gizem perdesi ise elbette kendisini daha da ilginç kılıyor.