İstanbul'un incileri gibi sıralanan Kınalı, Burgaz, Heybeli ve Büyükada'nın en sonundadır Sedef Adası. Uzaktan bakıldığında sahilde hiç bina görülmediği için yerleşim yok gibi algılanır. Ama gece olunca, ışıklar görülmeye başlar, adanın sahipsiz olmadığını anlarsınız. Sedef Adası'nın kendine özgü kuralları vardır; her isteyen orada yaşamayamaz, otel yoktur, gündüz plajından faydalanıyorsanız, akşam İstanbul'a dönmek zorundasınızdır. Tüm bunların aslında tarihsel nedenleri var: Sedef Adası, Bizans döneminde sürgün yeri olarak kullanılır. Kaynaklara göre Sultan Abdülmecid, adayı 1850'de damadı Fethi Ahmet Paşa'ya hediye eder. Fethi Ahmet Paşa'nın soyundan Şehsuvar Menemencioğlu ve kardeşi Reyan Şehsuvaroğlu, 1956'dan itibaren adayı ağaçlandırıp yaşanılır hale getirir. Adanın ilk sakinleri, Şehsuvar Bey'in yakınları ve üniversiteden sınıf arkadaşlarıdır. Bir iki derken, 1960'tan sonra evlerin sayısı artar. Şehsuvar Bey'in 1986'da vefatından sonra da adanın sahipleri, Reyan Şehsuvaroğlu'nun çocukları Esra Bereket ile kardeşi Mehmet Birgen olur. Adada yaklaşık 100 ev var. Susuz, ağaçsız, ulaşımı zor, 'cefalı' denilen yıllarından sadece birkaç aile kalmış. İlk sakinleri, birer birer hayattan ayrılırken evleri çocuklarına devrolmuş. Onlar arasından da yurtdışına gidip dönmeyenler, evlerini satanlar var. Sezonluk kiralanan ev sayısı çok az. Ama eğer ada hayatını sevdiğiniz için hayal ettiğiniz yazlık evi almayı düşünüyorsanız, sakın o kadar kolay zannetmeyin. Önce ada sakinlerinin sizin orada yaşamaya uygun olduğunuza emin olması gerekiyor. Bostancı'dan kalkan, Heybeliada ile Büyükada'ya da uğradıktan sonra Sedef'e giden bir şehirhatları vapuru var. Adaya inildiğinde meydanın tam karşısında, ağaçların arasından bir 'bakkal' dikkat çekiyor. Adanın ilk ve tek bakkalı bu! Ada sakinlerinin evlerinin olduğu özel bölüme geçmek yasak. Girebilmek için ya eviniz olmalı ya da misafir olmalısınız. Evlerin hepsinin anahtarı, adanın bir anlamda muhtarı gibi olan bakkalda duruyor.
FAYTON YOK, BİSİKLET ÇOK
Adada güvenlik, temizlik, taşıma, düzen Sedef Adası Derneği yönetiminin sorumluluğunda. Adanın itfaiyesi ve sağlık ocağı da dernek tarafından temin edilmiş. Sedef Adası'nı diğer adalardan ayıran özelliklerinden biri de fayton olmaması. Her evde bisiklet var. Sadece derneğin yönetimindeki akülü, küçük bir araç hizmet veriyor. Adada taşımacılık onunla yapılıyor. Evler, üst üste dört ayrı yolda sıralanıyor. Her yolun arasında çamlar, zakkumlar yükseldiği için evler birbirini pek görmüyor. Çakıl ve Taşlık adında iki özel plaj var. Sokaklarda kedi, köpek görmek mümkün değil. Çünkü dernek, evcil hayvana izin verse de kuş, kelebek, sincap ve kaplumbağa dışındaki sokak hayvanları diğer adalara götürülüyor.
Habil Gürsoy
Gazino nasıl kulüp oldu?
Sedef Adası'nın eski müdavimlerinden Habil Gürsoy'un işlettiği tarihi gazino, artık modern bir restoran ve gece kulübü olarak hizmet veriyor. Gürsoy'un babası Tahsin Kaptan, adanın en eski kaptanı. Adanın tek bakkalını da işleten Tahsin Kaptan'ın çırağı ise bugün 52 yaşında olan oğlu Habil Gürsoy'du. Gürsoy ada sakinleriyle kurduğu güven ilişkisi sayesinde gazino ve plajın işletmesini yapmaya başladı. Adanın kurucusu Şehsuvar Bey vefat edince, ablası 1996'da gazinonun işletmesini ona verir. Gürsoy gazino için değişiklik yapmak istediği dönemde, yeme-içme ve eğlence sektörünün deneyimli isimlerinden Aydın Samanlı da adada bir yer arayışına girince, yolları kesişir. Bu işbirliğine Emay İnş. A.Ş Yönetim Kurulu Üyesi Burak Gören ve Fatih Uğuz da ortak olunca eski gazino, Club Ada Sedef adını aldı.
Kulübün içinde bir de Rum meyhanesi var
Clup Ada Sedef aylarca yaz sezonu için hazırlandı. Sonunda modern bir plaj, restoran ve kulüp bölümleri oluşturulunca yeniden hizmete açıldı. Kulübün ortaklarından Aydın Samanlı, eski gazinoyu neden restoran ve kulübe çevirdiklerini şöyle anlatıyor: "İstanbul denizinin etrafındaki adaları ve sahilleri çok iyi bilirim. Ama hep tekneyle gidildiğinde güzel yemek yenecek, bir yandan da Marmara Denizi'nin keyfinin yaşanacağı yer bulamamaktan şikayet ederdik. Ben bu hayalimi gerçekleştirmek için yola çıktım. Tabii amacımız sadece tekneyle gelen misafirleri ağırlamak değil." Club Ada Sedef'in plajı, pırıl pırıl bir denize bakıyor. Plajda gün boyu yeme-içme servisi veriliyor. 200 kişilik kapasiteye sahip restoranın menüsünde Akdeniz mutfağının öne çıkan lezzetleri ve deniz mahsulleri sunuluyor. Üstelik deniz ürünlerinin tamamı, balıkçılardan günlük olarak temin ediliyor. Restoranda Marmara Denizi'nden çıkan taze kalamar, karides ve balık çeşitlerini bulmak mümkün. Restoranın plaj için de özel bir menüsü var. Geceleri bir kulübe dönüşen Club Ada Sedef'in restoranbarı, hafta sonları DJ partilerine ev sahipliği yapıyor. Hafta sonu Nurcan Hanay Hendrickson'un 'Havana Salsa' isimli Küba grubu, şovlarıyla kulübe renk katıyor ardından mekan kulübe dönüyor. Kulübün içinde bir de Rum meyhanesi var. Gündüz şezlongların yer aldığı plaj kısmı, akşamları Rum meyhanesine dönüşüyor.