Benden havalı bir Süreyya yaratmaya çalıştılar

Süreyya Yalçın... Türkiye'nin gündeminden düşmeyen, babasından kalan serveti ile hep çok konuşulan bir isim... İddialı giyim tarzı, pahalı mekanlarda ödediği iddia edilen hesaplar, Bodrum ve Çeşme tatilleri, binlerce liraya tuttuğu localar ve daha böyle pek çok konu ile birdenbire bir magazin figürü haline dönüşen Yalçın ile Türkiye'de ilk röportajını yapmış biri olarak benim de herkes kadar önyargılarım vardı. Ancak onu tanıdıktan sonra bambaşka bir yüzle karşılaştım. O bir imajın içine hapsedilmiş genç bir kadındı ama kendisini anlatmak için çok da çaba sarf etmiyordu. Süreyya, geçtiğimiz yıllarda kaybettiği babası Faruk Yalçın'a çok düşkündü. İnsanın hayatından baba figürünün eksilmesi hiç kolay bir şey değil. Kendinizi bir anda kolsuz, kanatsız hissedebilirsiniz. Hele bir de gençseniz ve de babanızdan size müthiş bir miras kaldıysa... Bu röportajda medyadaki Süreyya Yalçın'ı değil, Süreyya'yı konuştuk.

- Zürih'te geçen çocukluğun ardından ne oldu da bir anda İstanbul'a gelmek istediniz?
- Zürih'te dünyaya geldim. Ve bütün çocukluğum orada geçti. Bu yüzden açıkcası oraya her gittiğimde nostalji yaşıyorum. Aklıma sokaklarında eğlendiğim, güldüğüm, çocukluk arkadaşlarımla birlikte vakit geçirdiğim zamanlar geliyor. Benim için özel bir şehir. Ancak ilkokulu okumak için İstanbul'a geldim. Sonra özel bir koleje yazıldım, ortaokulun hazırlık sınıfını burada okuduktan sonra ortaokulu ve liseyi Cenevre'de okudum.

- Okul bittikten sonra Türkiye'ye döndünüz ve bir anda magazin gündeminin tam ortasında yer aldınız. Medya ile tanıştığınızda kendinizi nasıl hissediyordunuz?
- Yurtdışındayken Türkiye'deki magazin gündemini takip eden biri değildim. Yurtdışındaki dünyam, okul, dersler ve birkaç yakın arkadaş üzerine kuruluydu. Türkiye'ye geldikten sonra bir anda objektiflerin üzerime çevrilmesi elbette ki önce şaşırmama, sonra da rahatsızlığa neden oldu. Ben herkesin yaptığı işe saygı duyuyorum. Ama hakkımda yazılan asılsız haberleri gördüğümde ilk başlarda çok üzülüyordum.
beni tanımak isteyene açığım

- Dışardan bakıldığında maddi sıkıntısı olmayan, tüm hayatını gezip tozarak geçiren bir imajınız var. Gerçek Süreyya nasıl biri?
- İlk zamanlar benim için yapılan yakıştırmalar garip geliyordu. Medyanın beni olduğumdan farklı biri gibi gösterme çabasına da anlam veremiyordum. Evet, kabul ediyorum, giyim tarzım farklı ve çok iddialı. Ama benim dış görüntüm içimi yansıtmaz ki! Giyim tarzım ya da sahip olduğum hayat beni mütevazılıktan uzaklaştırmaz ki...

- Genç yaşta babanızı kaybettiniz, sizi en çok ne zorladı?
- Düşünün ki gözlerinizi ilk açtığınız anda karşınızda gördüğünüz insan babanız. Ve hayatınız boyunca arkanızda hep gölge olmuş, size karşılıksız ve koşulsuz sevgi veren şefkat gösteren bir varlık var. Kendinizi ne zaman güçsüz, savunmasız hissetseniz ellerinizi tutup sizi düştüğünüz yerden, eleştirmeden kaldıran bir güç kaybedilince ne hissediliyorsa ben de onları hissettim. Hayatımdaki her şey ama herşey çok değişti. Hayatım kesinlikle çok ama çok ağırlaştı.

- Babanızı çok özlüyorsunuz...
- Her çocuk babasına âşıktır ve onun yerine hiçbirşey koyamaz. Ancak benim babam ile olan ilişkim bambaşkaydı. Babamın günün birinde bu dünyadan gidebileceğini hiç düşünmedim. Onunla her zaman dizdize, sevgi dolu bir hayatın içinde olacağımızı sandım. Çünkü o benim babam, canımın bir parçası. Babamın yokluğunu önceleri kabullenemedim. Ve tabii kalbimin ortasına oturan büyük bir acı ve ruhumda onun eksikliğinin yarattığı sızı vardı. Senelerce gözyaşı döktüm. O özlem hiç dinmedi, dinmeyecek de.

- Rahmetli babanızın ardından size büyük bir miras kaldı. Sürekli paranın konuşuluyor olması tedirginlik yaratıyor mu?
- Geçmişte bu tarz dedikodulara üzülüp kendime dert ederdim, şimdi gülüyorum. Ve inan kimsenin de bunları merak ettiğine inanmıyorum. Mütevazı yaşayan, kendi halinde bir insanım. Beni dışarda görüp yanıma gelen insanlar da benim nasıl birisi olduğumu biliyor. Tanımak isteyene kendimi doğru ifade ederim, tanımak istemeyen kimseye de kendimi anlatmak gibi bir derdim yok.
sürekli gezen biri değilim

- Babanız Faruk Yalçın iş dünyasının çok saygı duyduğu bir işadamıydı. Sizin birdenbire magazin figürüne dönüşmenize bir tepkisi var mıydı? - Türkiye'ye kesin dönüş yaptığımda, eminim o da insanların bana yoğun ilgi göstereceğini tahmin etmiştir. Bu konularla ilgili hiçbir zaman sorun olmadı aramızda. Sadece hakkımda çıkan gerçek dışı haberlere çok üzülüyordu.

- Sizce insanlar dışardan nasıl bir Süreyya Yalçın görüyorlar?
- Televizyondan ya da gazetelerden gördükleri haberlerle beni tanımaya çalışanlar, zengin bir kız olmamın dışındaki özelliklerimi görmez. Çünkü insanların gözünde para harcayan, sürekli gezen bir kızım. Oysa öyle değil. Medyadaki bazı arkadaşlar benden havalı bir Süreyya yaratmaya çalıştılar. Benim de diğer insanlardan hiçbir farkım yok.

- Süreyya Yalçın yeniden dünyaya gelme şansı olsaydı nasıl bir hayatın içinde olmak isterdi? Ya da neleri değiştirdikten sonra yoluna devam ederdi?
- Bir kere değil belki bin kez böyle bir şansım olsa aynı annebabanın kızı olmaktan vazgeçmezdim. Çünkü gurur duyduğum bir ailem var. Ayrıca hayatımda hiçbir şeyin değişmesini istemezdim. Yaşadığım hayattan çok mutluyum ve hiçbir şeye dokunmadan aynı hayatın içine yeniden gelmek isterdim.

Kazançlarıma kendim yön veririm

- Gelecek ile ilgili kaygılarınız var mı? Ve yatırımlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu dünya topraklarında yaşayıp düşünebilen ve nefes alabilen her varlık hayatını daha iyi geçirmenin arayışındadır. Bunun için çalışıp çabalarsınız. Benim de herkes gibi kaygılarım vardı. Beni buradaki insanlardan farklı kılan bir şey yok. Zaten bu dünyada kaygısı olmayan insanların olabileceğine inanmıyorum.

- Birikiminizi kim idare ediyor?
- Yıllarca yatılı okulda okuyarak kendi kendime ayaklarımın üzerinde durmayı başarmış bir kızım. Ve bugüne kadar da maddi konularla hayatımın her alanıyla ilgilendiğim gibi, bizzat kendim ilgileniyorum. Yatırımlarıma da kazançlarıma da kendim yön veririm.

- 'Süreyya Yalçın iyi niyetli, varlıklı kız' diye yaklaşmaya çalışanlar oluyor mu?
- Maalesef bu tarz şeyler oluyor. Ama eminim bu sadece benim başıma gelmiyordur. Benim gibi iyi niyetli herkesin başına gelebilen bir durum. Üzülüyorum ama yapacak bir şey yok. İnsanların size olan davranışlarını değiştiremezsiniz ama siz nasıl davranmanız gerektiğini bilirseniz bu tarz durumlardan korunmayı da başarırsınız.

- Hayatınızda hiç kendi paranızı kazandınız mı?
- Bir insanın kendi parasını kazanması kadar güzel bir şey olabilir mi? Elbette ben de kazandım, hem de çok küçük yaşlarda.

Köpeğimin kuaförüne servet ayırmam

- Hayvanlara olan düşkünlüğünüz biliniyor. Babanızın gözbebeği Darıca Hayvanat Bahçesi'yle ilgileniyor musunuz?
- Babam insanları çok sevdiği gibi hayvanlara ve doğaya da oldukça düşkündü. Ben de baba yadigarı olan hayvanat bahçesiyle elbette ilgileniyorum.

- Kaç köpeğiniz var?
- 17.

- Köpekleriniz için servet harcadığınız, onların kuaförlerine binlerce lira ödediğiniz doğru mu?
- Sence doğru olabilir mi? Yok efendim pırlanta tokalar, altından tasmalar... Bunların hepsine inan gülüyorum. O kadar basit iddialar ki. Hepsini bujiteriden üç liraya beş liraya aldık. Köpeğimin kuaförüne milyarlar ayırmam sence mümkün mü?

Yıllardır oyunculuk hayalimi gerçekleştiremedim

- Her daim iddialı ve bakımlı olmak yorucu mu?
- Bu insanlara gösterdiğim saygıdandır. İçimden geliyor kendime bakmak, özen göstermek. Her insanın yapması gereken bir şey bu.

- Modacılar, sizin gibi şık birini rahat bırakmıyorlardır. 'Haydi gel koleksiyonun hazır' diyenler oluyor mu?
- Tarzımı fazla abartılı bulanların yanı sıra elbette beğenen insanlar da var. Açıkçası günlük hayatımda çok da iddialı tasarımları sevmiyorum. Ama Türkiye'de sevdiğim tasarımcılar var, davet edildiğimde de gidip görüyorum.

- Bu arada oyunculuk konusunda bir isteğiniz vardı, hâlâ devam ediyor mu? Yani yapımcılardan bir teklif gelse sıcak bakar mısınız?
- Uzun yıllardır aslında çok istediğim bir şey. Çok sıcak bakıyorum ama bugüne kadar kafama uygun bir proje olmadı açıkcası. Ayrıca çok fazla emek isteyen bir iş oyunculuk. Ama ortaya çıkardığınız eser sonrasında, gurur duyacağınız ve ömrünüzün sonuna kadar taşıyacağınız bir hatıra.

- Sizi Paris Hilton, Kim Kardashian gibi isimlere çok benzettiler. Ancak onlar isimlerini markalaştırıp şöhretleri üzerinden para kazandılar. Sizin böyle bir arzunuz var mı? Ya da bugüne kadar moda-kozmetik gibi firmalardan teklif geldi mi?
- Yurtdışındaki celebrity isimler firmalarla her zaman sıcak ilişkiler içinde oluyor. Çünkü orada insanlar bu işi çok ciddiye alıyor. Ünlü insanın attığı adım, kullandığı şapka, çanta her ne ise hepsine ayrı özen gösteriliyor. Bu yüzden bu tarz şeyler Amerika'da daha sık yapılıyor. Ama bana da böyle bir teklif gelse asla hayır demem.

Ne yakışırsa alırım, marka takıntım yok

- Giyim tarzınız, alışverişe harcadığınız paralar da çok konuşuluyor...
- Nedense insanlar maddi geliri yüksek olan insanların sürekli pahalı markalar giydiğini düşünüyor. Oysa böyle bir şey sözkonusu değil. Ben kendime yakıştırdığım her şeyi markasına bakmadan alırım. Takıntılarım yoktur. Üzerimde neyi uygun buluyorsam onu alıyorum.

- Marka mı tercih edersiniz yoksa pazar alışverişi de yapar mısınız?
- Elbette marka aldığım kıyafetlerim var. Genellikle kendi tasarımımı ya da sıradan bir mağazadan bulduğum şeyi giyip çıkıyorum.