Türk edebiyat ve siyaset hayatının en büyük kalemlerinden Yahya Kemal Beyatlı'nın İstanbul için yazdığı
Aziz İstanbul şiiri gibi bir güzellemeyi hak edemese de, Paris'in Ressamlar Tepesi eşsiz bir manzarayla şehri ayaklarınızın altına seriyor. Şehrin birçok yerinden görülen bir tepe üzerinde beyaz bir inci gibi duran Sacre Coeur Kilisesi, Notre Dame Katedrali'nden sonra Paris'in en çok ziyaret edilen turistik mekanı. Anvers metro durağından çıkınca sağlı sollu turistik eşya satan dükkanların sıralandığı daracık sokaktan ilerlediğinizde karşınıza çıkan Sacre Coeur, ilk bakışta dev bir kremalı pastayı andırıyor. Rengarenk bir atlıkarınca ile sizi karşılayan bu devasa kiliseye, tüm dünyaya Paris'i ve Fransızlar'ı sevdiren meşhur
Amelie filminden hatırlayacağınız yüzlerce basamaktan oluşan simetrik merdivenlerle ulaşılıyor. Her ne kadar hemen yan tarafta yukarı çıkmak için bir füniküler bulunsa da, küçük molalar verip manzarayı seyrederek yukarı tırmanmalısınız. Ne de olsa kilisenin hemen önündeki geniş merdivenlere oturup yaklaşık 50 kilometrelik bir Paris manzarası izlerken yorgunluğunuzu tamamen unutacaksınız.
İSA'NIN KALBİNE ADANMIŞ
Sacre Coeur Kilisesi manzarası ve mimarisi sebebiyle yüzbinlerce turist çekse de; resim yapmak, amatör müzik gruplarını dinlemek ya da sevgilileriyle romantik bir gün geçirmek isteyen Parisliler'in de sıkça tercih ettiği mekanların başında geliyor. Katoliklerin hac mekanlarından biri olan Sacre Coeur, her yıl dünyanın dört bir yanından milyonlarca turist ağırlıyor. Beyaz bir şatoyu andıran bu kilise, kutsal kalp anlamına gelen Sacre Coeur adıyla Hz. İsa'nın kalbine adanmış. İbadethane, Bizans tarzında kubbeli yapısı ile Doğu kiliselerinden esinlenerek inşa edilmiş.
ÜLKENİN EN BÜYÜK MOZAİĞİ
Fransa'da solcularla dindarlar arasındaki kanlı çatışmaların ardından yapımına karar verilen ve inşaatı 100 yıldan uzun süren Sacre Coeur'deki Hz. İsa konulu 475 metrekarelik mozaik, Fransa'nın en geniş tavan mozaiği. Yaklaşık 19 bin kilo ağırlığı ile ülkenin en büyük çanı da yine burada bulunuyor. Ama dikkat edin, bu büyük şaheseri kişisel tarihinizde ölümsüzleştirmek için fotoğraf makinenize sarıldığınızda güvenlik görevlileri tarafından "Fotoğraf çekmek yasak!" diye azarlanabilirsiniz. Daracık ve yüzlerce basamaktan oluşan merdiveni tırmandıktan sonra ulaşılan çan kulesi, hiçbir yerde görülemeyecek 360 derecelik panaromik bir Paris manzarası sunuyor. Yüksek kubbesi ve mozaikli camları ile her daim aydınlık olan Sacre Coeur, birçok Katolik kilisesine göre çok daha ferah. İçerisinde birkaç küçük kilisenin de bulunduğu bu dev ibadethanenin yapımında emeği geçen piskopos ve kardinallerin mezarları da burada bulunuyor. Uzun merdivenlerin en aşağısındaki restoranlardan birinde oturup Sacre Coeur Kilisesi'ni hayranlıkla izlerken, Paris'in gerçekten romantik bir şehir olduğuna ikna olacaksınız.
