Üniversitedeki hocanıza bir kahve götürmek suç mudur? Ya da arabanızla eve bırakmak? Fakültedeki profesörünüzü 'yağlamanın' sınırı nedir? İtalya günlerdir bunu tartışıyor. Roma'nın La Sapienza Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin kardiyoloji uzmanlık sınavını kazanan altı kişi, bu tartışmanın patlamasına sebep oldu. Aslında bu tartışmanın başlamasında tek neden bu değil. İnanılmaz olan, bu altı ismin, ta ağustosta bir İtalyan gazetesine e-mail ile bildirilmiş olmasıydı. İhtisas sınavına giren bir başka öğrenci "Göreceksiniz, sınavı bu isimler kazanacak" diyerek kazananlar listesini aylar öncesinden göndermişti. La Sapienza Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde ihtisas sınavını kazanmak için ders çalışmak, laboratuvarlara girmek dışında ne yapmak gerek? Hocayı her gün üniversiteye götürüp getirmek. Eh, profesöre sabah kahvesi, yorgunluk kahvesi ısmarlamak da lazım arada bir. Tabii ihtisas sınavı bu kadar ucuz değil. Hocanın bir de yaşlı annesi var. Arada bir kontrolleri için hastaneye gitmesi gerekiyor. Kadıncağıza da genç bir öğrencinin eşlik etmesi adeta bir sosyal görev. Ayrıca profesör de ev geçindiriyor, vakti dar, alışveriş de yapması lazım. Hadi bakalım 'öğrenci şoför' profesörü süpermarkete, AVM'ye taşı...
AİLECE KAPAK ATIYORLAR
'Baronluk' sistemi İtalyan üniversitelerinin bilinen özelliklerinden. Bir üniversiteye ailece giriyorlar. Anne-baba, çoluk çocuk, hatta kuzenler doluşuyorlar; kimi kürsü sahibi, kimi araştırma görevlisi, kimi ihtisas yapıyor. Bu durumun röntgeni defalarca farklı yayın organları, araştırma kurumları tarafından çekildi ama çözüm yok. Kardiyoloji bölümü başkanının bir de naif bir savunması var: "Fizyolojik bir şey, bindiğim atı daha iyi tanıyorum." Yani profesör binici, öğrenci at! Tabii her gün arabasına bindiği bir öğrenciyi yakından tanıması doğal. Öğrencinin savunması da düşündürücü: "Kendimi yeterince namuslu hissediyorum."