Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti / Dawn of the Planet of the Ap es ***
1968 yapımı Franklin J. Schaffner'ın yönettiği
Maymunlar Cehennemi, maymunların evrim geçirip medeniyet kurmasıyla değil insanın kendi türünü yok edecek kadar gözünün dönmesiyle akıllarda kalır. Bunun için Charlton Heston'ın canlandırdığı George Taylor'ın yıkılmış Özgürlük Anıtı'nı gördüğü an attığı çığlığın dehşeti hep kulaklardadır. Soğuk Savaş'ın kıyamet fikrinin sinemaya yansımasıdır aslında bu çığlık. Ama ilk filmden sonra serinin diğer filmlerinde bu sofistike yaklaşımından uzaklaşıldığı için filmler derinliğini yitirir. Mazlum olan maymunların iktidarı ele geçirince nasıl yok edici olabileceğini gösterir bize diğer filmler. İnsan, maymun fark etmez iktidarı ele geçiren diğerine zulmediyor demeye getirir. Malum, Tim Burton imzalı 2001 yapımı
Maymunlar Gezegeni fiyaskosundan sonra Rupert Wyatt yönetiminde seriye
Maymunlar Cehennemi Başlangıç ile yeniden el atıldı. Bu film her ne kadar 1968 yapımı orijinalinin yanına yaklaşamasa bile iyi bir seyirlikti. Hayvanlar üzerinden insanın doğasındaki yıkıcılığı ve yapıcılığı gösteriyordu. Serinin ikinci filmi
Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti, ilk filmi 'makul' bulanların pek de itiraz etmeyeceği bir yapım. Yönetmen değişikliği olsa bile (Wyatt'ın yerine Matt Reeves var kamera arkasında) ilk filmin ruhunu koruyarak ilerliyor. Hikayenin gelişimi nedeniyle bu sefer soyları tükenen insanlarla soyları artan maymunlar arasındaki mücadeleyi izliyoruz. Reeves bu mücadele iğneyi her iki tarafa da batırıyor. Bir anlamda ırkların kendi arasındaki 'güvercinlerle' 'şahinlerin' barış-savaş hattında ilerleyen gerilimli ve çatışmalı mücadelesini gösteriyor bize. Barışın ne kadar zor kurulduğunu, savaşın ise nasıl bir kıvılcımla başladığını bir kez daha hatırlatıyor. Ama hal böyle olunca ilk serinin iktidar sorunsalının içinde yeniden buluyoruz kendimizi. Bu noktada
Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti'nin yeni bir şey söylediği yok. Ama günümüz dünyasında kendi ırkından da olsa ötekini yok etmeye çalışan insanlık için Hollywood usulü bir hatırlatma yapmış oluyor.