- İlişkinin olgun kişisi siz misiniz?
- Dışarıdan Sinan çocuksu görünüyor, binlerce genç hayranı olan biri olduğunu için belki de... Ama onun da güzel ve olgun bir yanı var. Zaten yazdığı sözlerle 'genç ozan' yakıştırması yapılan birini de sürekli eğlenirken, hiç bir şey takmıyor gibi göremezsiniz. Sadece pek göstermiyor, özel dünyasına aldıklarına açıyor bu yönlerini Sinan. Zaten çok esprili ve güler yüzlü bir insan. Gülmeyi, güldürmeyi çok seviyor. Ben de gülmeyi çok severim. Beni çok güldürdü ve öyle etkiledi zaten. Müthiş bir zekaya sahip. Benimle de çok uyuşuyor. Beraber gülebilmek çok güzel.
MUTLUYUZ, NAZAR DEĞMESİN
- Adınıza şarkılar da yazıldı. İçinizdeki romantizm ihtiyacını da besledi sanırım...
- Evet. O şarkılar bölümü çok özel. İlk kez böyle bir şey yaşıyorum. Onun dünyasına girmek çok güzel. O benim dünyama girdi, ben onunkine. Bambaşka hayatlar aslında. İlk başta insanlar "Sürer mi, sürmez mi?" diye düşündü. Belki benim daha oturaklı, onun daha umursamaz biri olduğunu düşündüler. Şimdi anladılar ama... Bence çok uyumluyuz. Bir kadın için şarkı yazılması kadar romantik bir durum olamaz, bunları yaşamak beni çok heyecanlandırdı.
- Sinan Bey aşkını şovla göstermeyi seviyor, siz biraz daha mahçup gibisiniz...
- Tarzımdan kaynaklanıyor. Ortak birçok noktamız olmakla birlikte, farklı yönlerimiz de var. Bu da güzel. Çok tezcanlı biri. Çok güzel bir dünyası var. O da spor seviyor. Tanıştığımızda spor yapıyordu, şimdi pilates de yapıyor. Seyahat konusunda da anlaşıyoruz.
- O bir gece adamı, siz sağlıklı yaşamı savunan gündüz kadınısınız...
- Dengeliyoruz. Onu biraz gündüze çektim (gülüyor). Gece insanı ama ev seviyor. Çıksın, kulüp kulüp dolaşsın istemiyor. Zaten dışarda rahat bırakmıyorlar, kendini hemen eve atmak istiyor.
- Öyle olsa yapabilir miydiniz?
- Bilemiyorum o an ki ruh halime bağlı. Ama ben onun peşinde koşmazdım "Nerede, ne yapıyor?" diye... Sanırım yorulurdum... Geceyi evde yaşamayı seven biri. Yazıyor, birden bire bir şeyler söylüyor, herkesten farklı güzel bir enerjisi var. Restoranları takip eden, seyahati seven biri, Fransız kolejinden mezun olmasının getirdiği bir damak zevki var galiba. Bu anlamda da uyum sağladık. Mutluyuz yaaa, nazar değmesin... Bu mutluluğu çok kıskanan olduğunu biliyorum... Ama onu fanatik derecede seven hayranları bile şimdi bu ilişkiye saygı duyuyor. Evde piyano çalarken yanında onu dinlemek çok hoşuma gidiyor. Çok değerli müzisyen ve büyüleyici bir enerjisi var ve beni de büyüledi.
- Birlikte yer alacağınız reklam teklifleri geliyor mu?
- Çok geliyor ama böyle bir şey yapmak için erken diye düşündük. Bir otelden en son böyle bir teklif geldi, "Nolur burada tatil yapın..." diye... İnandığımız bir şey olursa neden olmasın? Bugüne kadar bu tarz işleri para kazanmak için yapmadım, yaptığım şey bir şeye de hizmet etsin, beni de yansıtsın.
- Çocuklarınızla arası nasıl?
- O daha tez canlı heyecanlı, ben biraz daha akışına bırakan biriyim. Çocuklarla tanışması için biraz zaman geçmesi gerekti. O geçti, psikologlardan da yardım aldım süreçle ilgili. Çocuklarım çok önemli. Tatlı tatlı, yavaş yavaş, kademe kademe onların da hayatına girdi. Şimdi çıkarsa büyük sorun olur onlar için... Herhangi bir sıkıntı da olmadı.
- Evlenmeyi düşünüyor musunuz?
- Evlilik enerjisi yayan bir kadınım galiba (gülüyor). Şu an güzel gidiyor zaman neyi gösterir bilemiyorum. Güzel gidiyorsa, kafalar da uyuyorsa, çocuk yapmaya devam edebilirim. Hayatımda evlilik olmayacak diye bir durumum yok ama şu anki halimden mutluyum, herkesi bir şekilde yönetiyorum.
KURTLAR SOFRASINDAN KORKTUM KENDİMİ KORUMAK İÇİN ERKEN EVLENDİM
- Çocukluk döneminde güzelliğiniz ne zaman vurgulanmaya başlandı?
- Küçüklüğümden beri... Ama annem "Bu güzelliği tescilleyelim" diye teşvik eden kişi oldu. Babam hiç yanaşmadı. Lise ikinci sınıftaydım ajansa yazıldım. Şu an dünyaca ünlü olan fotoğraf sanatçısı Hasan Hüseyin o zamanlar Türkiye'de ve o da fotoğraflarımı görüp "Mutlaka kataloga ekleyin" diyor. Babamdan habersiz, annemle birlikte okul formalarım üzerimde, Swiss Hotel'e çekime gitmiştim. Burak Ertaş makyajımı yaptı, Hasan Hüseyin ilk fotoğraflarımı çekti. Bu fotoğraflar güzellik yarışmasına katılmama yol açtı. Babamdan gizli annemle bir şeyler karıştırmıştık. Babamı kandıra kandıra bu yola girdim ama asla onun yüzünü kara çıkaracak bir olayın içinde yer almadım yarışma boyunca. Reşit bile değildim. Çok öyle kurtlar sofrasının içine düşmedim. Sonra hemen evlendim zaten...
- Evet, Ozan Orhon'la evlendiğinizde çok küçüktünüz...
- 20 yaşımdaydım. Sanırım o kurtlar sofrasına düşmekten korktuğum için kendimi korumak adına evlendim. Sekiz ay sürdü evliliğim Ozan'la. Çok küçük ve çok çocuktuk, onun için de öyleydi. İmzalı bir flörttü.
- Çok kısa süre sonra da Harun Tan'la evlendiniz...
- Harun'la evlendim, "Hiçbir şey beni engellemesin, işlerime devam edeyim" dedim. Podyumdaydım, televizyona girdim bir yandan... " İyi bir aileye gelin gittim, yan gelip yatayım" demedim. Harun'la evlenmeden önce de çalıştığım için birikim yapmıştım, çalışmadan rahat edebilirdim. Ama iş yaşantısının içinde olacağıma kararlıydım, çalışarak mutlu olan biriyim. Beren'e hamileyken pilatesle tanıştım, o dönüm noktası oldu. Türkiye'ye daha yeni yeni geliyordu pilates. Hem bedenimde hem ruhumda farklı bir etki yaşadığımı gördüm. Hatta o zaman bir sürü spekülasyon çıktı, ilk kez bu kadar az kiloyla hamilelik yaşayan biri sıra dışı geldi herkese. Yedi kiloyla bitirdim hamileliğimi...
- Pilates işiniz haline dönüştü...
- İlk önce kitabım çıktı, Hamilelikte Sağlıklı Kalmak diye. Beş kişiyle birlikte Amerika'dan bir hoca getirttik, dersler aldık... Ardı ardına seviyeyi yükseltecek dersler almaya başladım. Pilates tüm hayatımı, vücut enerjimi değiştirdi. Fatih Aksoy'dan DVD teklifi geldi, "3-5 bin satsa güzel demişti" satışları patladı. Bir yandan da yemek programı yapıyordum. Daha sonra programın formatına pilates ekleyerek değiştirmek istedim, çok zorladılar, "Olmaz, burası Amerika mı?" dediler. Eninde sonunda ilk kez canlı yayında pilates yapmaya başladım. Kadınlar da evlerinde ilk kez pilates yapmaya başladı. Çığ gibi büyüyen bir pilates bağımlılığı oluştu. Altı sezondur devam ediyorum, yedi DVD yaptım... DVD'lerin satışı 100 bin adedi geçti... Bu eğitimleri, DVD'lerim yok satsın, televizyonda fenomen olayım, diye almadım. Kendimde gördüğüm muhteşem etkinin peşinden gittim, bunlar oldu.
- Bu işten iyi para kazandınız mı?
- Kazandım ve kazandırdım. Pilates topu diye bir şey bilinmiyordu, böyle bir sektör oluştu. Birçok hoca yetişti, stüdyo açıldı.
- Bir yandan da çocuk uğruna mutsuz bir evliliği sürdürmediniz...
- "Evli olmasam daha iyi anlaşacağım bu kişiyle çünkü iyi bir insan" dedim. Evlilik anlamında uyumlu değiliz. O da mutlu olsun, ben de olayım diye boşandım.
- İşiniz olmasa bırakabilir miydiniz o imkanları?
- Evet, ben yine aynı kararlı adımları atardım.
ANNE YÖNÜM ONU ETKİLEDİ
- Siz Sinan Bey'e "Prens" diyorsunuz, o size "Kutsal Kadın" diyor... Niye?
- Sinan anne yönümü de çok seviyor. Bana, "Senin çocuklarına olan sevgin, sadeliğin, iyi niyetin beni çok etkiledi" dedi. Elbette ilk başta, aşk, dış görünüş çekmiş ama tanıdıktan sonra anne yönüm de onu çok etkilemiş. "Böyle biriyle tanışacağımı düşünmezdim sen gerçekten kutsal kadınsın" diyor. Ben ona "Prens" diyorum çünkü öyle bir havası var. Annesi babası çok iyi yetiştirmiş, ilk doğduğunda "Mozart doğdu" demişler. Müziğe olan aşkı, çalışkanlığıyla, spora olan düşkünlüğü, gurme oluşuyla o bir prens.
- Harun Bey'in bu ilişkiye bakışı nasıl?
- Benim bir özel hayatım var, onun da öyle. Ama ne benim onun hayatına, ne de onun benim hayatıma karışma yetkimiz yok. Bu en başta hayatımızdaki insanlara saygısızlık olur. Bu konuda da tek bir cümle konuşmuş değiliz..
'ERKEK NASIL OLMALI SORUSUNA?' VERDİĞİM YANITLAR SİNAN'A MESAJDI
- Erkek nasıl olmalı diye bir soruya verdiğiniz yanıt çok konuşuldu...
- Oben Budak'la Alex bir erkek dergisi yapıyorlar internet üzerinden. Her ay ünlülere sorular gönderiyorlar, bir erkekte olması gerekenler gibi bir anket... Kimlere neler sorulmuş ve ne cevaplar vermişler... Ama bana denk geldi! Orada da anket sorularına Sinan'a hoşluk olsun diye, onun özelliklerini söyleyerek cevap verdim. Arabasının markası ne olsun diyor, ben Sinan'ın arabasını söylüyorum, saat diyor, Sinan'ın saatini söylüyorum. Ben orada sevgilime jest yaptım, mesaj gönderdim. Genelleme yapmadım. Tabii ki bir zevkim ve kimliğim var. Saat severim, marka saat de severim. Bunlar anket sorularıydı. Onun da hoşuna gitti bu durum. Mesaj yerine gitti ama olay patladı ve yanlış algılandı.
HARUN'LA ARKADAŞIZ
- Boşandınız, çocuklarınızın rutini nasıl?
- Yazın karışık oluyor. Büyük oğlum Barselona'ya gidiyor tenis nedeniyle. Hafta sonu onda, hafta içi bende gibi bir rutinimiz yok. Harun'un programı ve benim programıma göre ayarlıyoruz. İki ayrı evleri, iki ayrı odaları var. Eski evdeki düzeni hiç bozmadım. Aynı düzenlerini benim evimde kurmaya çalıştım.
- Boşanma sürecini atlattılar mı?
- "Atlattılar" demeye gerek yok, hissetmediler diyebilirim. Zaten bir yılı geçti. Büyük 10 yaşında olduğu için biraz daha farkında, çok güzel konuşuyoruz onunla. Zaten yoğun bir tenis hayatı var, yılda iki buçuk ay Barselona'da yaşıyor. Profesyonel tempoda ilerliyor, Harun da çok ilgileniyor... Küçük zaten gördüğüm en pozitif çocuk, o hep mutlu.
- Evliliğin ardından Harun Bey'le aranızdaki ilişkiyi rayına oturtabildiniz mi?
- Evet. Biz zaten iyi arkadaştık normalde de. Şu anda da öyle devam ediyor. Herkesin birtakım anlaşmazlıkları olabilir. Ufak tefek şeyler oluyor ama çözüyoruz.