SlowdIve
sahnedeydi. İngiliz grup 20 yıl aradan sonra tekrar bir araya gelmişti.
Crazy for You'ya başladıkları anda telefonuma sarıldım, kamera kayıt tuşuna bastım. 10-15 saniye sonra arkadaşımın "Sahneyi değil, boşluğu kaydediyorsun. Ver, ben çekeyim" demesiyle kendime geldim. Sahneyle olan ilişkimi kesmemeye çalışırken telefonun ekranına bakmak aklıma bile gelmemişti. Video çekme girişimlerim o gün, yani geçen mayıs ayında son buldu. Anladım ki konserlerde müzisyenle seyirci arasında kurulan bağın hiçbir saniyesini kaçırmak istemiyorum. Binlerce kişinin birlikte yarattığı atmosferin bozulmasını göze alamıyorum... Bu gözle görülmeyen ama müziksever tarafından hissedilen bağın bir de diğer tarafı var. Sahnedeki müzisyen de birkaç yıl öncesine kadar gözünün içine bakarak şarkı söylediği seyircisinin artık değil gözlerini, yüzünü bile görme şansı bulamıyor. Coşkusuna, hüznüne ortak olamıyor. Onun yerine avuç içi büyüklüğündeki ışıklı ekranlara bakmak zorunda kalıyor. Yurtdışında Prince'ten Björk'e birçok müzisyenin konserlerinde kayıt yapılmasını istemedikleri biliniyor. Son dönemde müzisyenler bu durum karşısındaki rahatsızlıklarını yüksek sesle dillendirmeye başladılar.
DÜĞÜN VİDEOLARI GİBİ
ABD'li indie rock grubu Yeah Yeah Yeahs, konser salonunun kapısına astığı uyarı yazısında adeta isyan ediyor: "Lütfen konseri akıllı telefonunuzun ekranından izlemeyin. Nick, Karen ve Brian'ın (grup üyeleri) yanı sıra arkanızda duran kişiye saygı gösterin." Bir başka itiraz da Beyonce'den. Konser sırasında çekim yapan hayranına tatlı sert bir şekilde çıkıştı: "Bak tam karşındayım. O elindeki kamerayı bırak ve anı yaşa bebeğim." Efsane grup The Charlatans'ın solisti Tim Burgess'ın sözleri ise üzerinde düşünmeye değer: "Beynimizdeki kayıt aleti çok daha iyi sonuç verir." Bizdeki konserlerde de benzer manzaralar yok değil. Haliyle Türkiye'deki müzisyenler de durumdan rahatsız. Usta müzisyen Bülent Ortaçgil'e sorunca aldığım cevap şu: "Seyircinin aslında müziği dinlemediğini fark ediyorsun. En kötüsü de bu. Anı kaçırıyorlar." Manga'nın solisti Ferman Akgül de Ortaçgil'le aynı fikirde: "Bazen bizi dinlemiyor, telefona bakıyorlar gibi hissediyorum. Seyircinin gözlerine bakıp iletişime geçmek isterken aranıza birden bir makine giriyor." Peki ne yapmalı? Ortaçgil'in önerisi konserin ilk 10-15 dakikasında kayıt yapılıp sonrasında müziğin tadının çıkarılması yönünde. Ferman Akgül'ün yöntemi ise biraz da çaresizlikten ortaya çıkmış görünüyor: "Ben de onları ve kendimizi çekiyorum." Kimi müzik otoritelerine göre bu çılgınlıkla mücadele, kazananı önceden belli bir savaşa girmek gibi görünse de benim için rahat. Biliyorum ki hafızama kaydettiklerim kameramla kaydettiklerimden çok daha özel. Neden özel, derseniz anlatamam. O da müzisyenle benim aramda.
MELTEM FIRATLI