- Şarkılar besteliyor, söz yazıyor, söylüyorsunuz. Prodüktörlük de yapıyorsunuz.
- Gitar çalmayı hiçbir şeye değişmem. Bıraksan beni, işim gücüm olmasa, yediğim içtiğim de hazır olsa bütün gün gitar çalarım. Kendi sınırlarımı biliyorum. Gitar çalarken sınırlarım çok geniş. Ama vokalle ilgili öyle değil. Teknik bir şarkıcı olmadığım için ifadeye yöneldim. Ben iyi de konuşurum, acayip ikna ediciyimdir. İkna edici insanların içinde çok büyük bir tutku oluyor. İkna edici olmak için önce senin inanmam gerekiyor. İnandığım şeye tutkuyla inanırım.
- Stüdyoda olmak peki?
- Zamanımın çoğu orda geçse de çok sevdiğim bir ortam değil aslında. sahne karakterime daha uygun. Sevmiyorum kapalı alanlarda, tek başıma müzik yapmayı. İnsanlarla birlikte bir şeyler üretmek istiyorum. Kendimi çok uzun süre içedönük sandım. Stüdyo ortamının bana daha uygun olduğunu düşündüm. Bundan bir sene önce utangaç dışadönük diye bir karakter olduğunu öğrendim. Meğer utandığım için kapatıyormuşum kendimi. Orayı kazıyınca o gitti. O gidince ben de rahatladım, herkes de rahatladı.
- Sanki 40'ına kadar uyumuş yeni uyanmış bir adam gibi konuştunuz.
- Aynen. Bunun bir sebebi de mükemmeliyetçilik. Kendimi ve etrafımı çok yargılıyordum. Eskiden albümlerimi dinleyemezdim. Feci eleştiriyordum kendimi. Hatta öldürüyordum. Bu da insanı utangaç yapıyor. Eleştirdikçe kapatıyorsun kendini, mükemmel olunca sunmak istiyorsun. Büyük bir hata. Mükemmellik hatasız olmaktı benim için. Ama şimdi koyverdim, gitti. Öyle yaşanmaz çünkü. Kendini hata yapma konusunda özgür bırakmak kadar insanı insan yapan bir şey yok. İnsan kusurlarını örtmeye çalışmayınca, o çabasızlık daha güzel sonuçlar ortaya çıkmasını sağlıyor.
- Mutluluk tanımınız "Sevildiğini bilmek, sevmek ve bir fincan kahve." Mutlu musunuz şu an?
- Mutluyum. Mutluluğu sadelikte buldum. Yargılanmadan sevilmek kadar müteşekkir kılan bir şey yok insanı. Çok sevilebilirsin. Ama insanlar kendi istedikleri şekilde sevmek üzere seni yargılar ve şekillendirirler.
- Önceki ilişkinizde daha mı evdeydiniz? Şimdi daha çok geziyorsunuz?
- İnsan uzun süre bir sürü nedenden ötürü kendinin başka bir şey olduğunu sanıyor. Bu ölene kadar da böyle gidebilir. Gelgelelim, kendini görüp görmezden gelmediğinde, cesaretle bakıp kendine istediğin gibi yaşamak için izin verdiğinde çok şey değişiyor hayatında. Hatta onlar değişmesin diye uzun süre ayak diriyorsun. Ama bıçak kemiğe dayandığı zaman yapacak bir şey kalmıyor. Çünkü hayat öyle yaşanmayacaksa yaşamaya değmez noktasına geliyorsun. Değişmek adına yapmadım ama bunu. Hiçbir plan yoktu kafamda. Bir nevi katarsis.
- Son dönemde magazin gündemindesiniz. Rahatsız mısınız?
- İçinde hiç olmak istemediğim bir gündem bu. İşlerimle ünlü olmayı seven bir adamım. Karakterimi pazarlayarak çalışmıyorum. Beni o noktaya çekmeye yönelik yalan haberler sinir bozucu. Okuyanın, inananın vaktine yazık. Yoksa çeksinler beni. Ne yapayım? Kimseden gizli saklı bir şeyim yok ki benim. Hiç olmadı. Neyse o. Kötü gözükme derdim de yok. Kafasını kazıyıp gezen bir adamım. Giyinmeyi de sevmem. Aynı tişörtle geziyorum. Ne gibi bir kötülüğüm çıkabilir ki? İmaj kurgusu içinde bir star değilim.
- Özel hayatınızın konu edilmesi peki?
- Konu edilen özel hayat benim değil ki. Uydurma bir adamın. Hakkında konuşulan adamı ben bile tanımıyorum. O adam ben değilim. Ben sadece bir tane basın bülteni yayınladım. Ondan başka ağzımı açmadım.
SERT DURUYORUM AMA İÇİM YUMUŞACIK
- Biraz sert bir imajınız var. Soğuk biri misiniz?
- Evet, öyle diyorlar. Ama öyle değilim. Gördüğün gibiyim işte. Ortaya atlayıp herkes beni sevsin diye çaba sarfetmiyorum. Buna vaktim de yok. Bir de kafam dolu genelde. Derdim millete tepeden bakmak değil. Cool falan da değilimdir. Utangaçsan soğuk diyorlar. Oysa utanıyorsun, konuşamıyorsun. Bu kadar basit. Tipim de etkiliyor galiba. Dövmeli, kafası kazınmış, spordan dolayı biraz sert duran biri olunca... Yaklaşmasak hissi yaratıyorum ama aslında içim yumuşacık.
- Pentagram'la başlayan bir müzik hayatınız, Eurovision'da da büyük bir başarınız var. Çok farklı değiller mi?
- İkisini de yapabilmek bir başarı sayılabilir. Eurovision'da sipariş üzerine yapılmış bir şarkı var. Ben o işte bayağı iyiyim. Sipariş edilen şeyi veririm hatta üzerine kuş da kondururum. Bana alanımı çizersen isteneni verir ve fark yaratırım. Sınır içinde kalmak farklı stratejiler geliştirmeni sağlıyor. Kısıtlamanın getirdiği yaratıcılıktan çıktı o şarkı da... Ben en başta katılmak istemedim. Müziğin yarıştırılmasına karşıydım. Sonra duygusal olarak mecbur hissettim kendimi. İzleyip ne yapılması gerektiğini çözdüm. Bıyıklı, sigara içen, döner yiyen Türk imajının önüne geçmemiz gerektiğini düşündüm. Öyle bir sınırladım ki kendimi artık yazacak bir şey kaldı. Onu da yazdım.
KENDİNİ BİLİRSEN DÜNYAYI BİLİYORSUN
- Akıl alır mı insanlar sizden?
- Alırlar. Ben de alırım. İnsan ilişkileri ve insan psikolojisi ile ilgili çok çalıştım. Yıllardır meditasyon yapıyorum. Kendi derinime çok kolay inebilirim. Lise 2'de İzmir'de transandantal meditasyonla başladım. Hayatı sorguluyordum. Değer kaybından ötürü arayışa girdim. Bu yol bana "Otur, zihnini boşalt ve yargıların olmadan dünyaya bak" dedi. Bu kadar uğraştıktan sonra ister istemez insan büyüyor. Sadeleştim. Derdim birilerine akıl vermek değil. Zor bir iş zaten bu. Adeta bir sanat. Ben de gıdım gıdım ustalaşıyorum. Delhi Tapınağı'nın kapısında yazar: "Kendini bil". Bence en acayip bir laf bu. Kendini bilirsen, dünyayı biliyorsun çünkü. Dünya senin kendini bildiğin kadar.
- Spor da yapıyorsunuz...
- Dipsomanim, abartma huyum orda da açığa çıkabiliyor. Haftada altı güne çıkabiliyor. Onu da frenlemem gerekiyor. Herhangi bir ağırlık kullanmadan, kendi beden ağırlığımla çalışıyorum. Maçka Parkı'na gidiyorum spor yapmaya. Yıllarca spor salonlarında çalıştım. Ağırlıklar ve aletlerle. Onlar olmadan spor yapabilmek beni çok özgür hissettirdi. Eğersiz ata binmek gibi.
- Beslenmenizde nelere dikkat ediyorsunuz?
-Vegan ya da vejetaryen değilim ama hayvansal gıdayı mümkün olduğunca azaltıyorum. Etik ve sağlık açısından.
- Yemek yapar mısınız?
- Yaparım. Kahvaltıda çok ustayım artık. Evdeki malzemelerden bir şeyler yaratmayı severim. Baharat kullanmaya bayılırım. Kimyon, toz kırmızı biber ve kendi baharat karışımlarımı kullanırım. Farklı denemeler yapıyorum. Yumurta yaparken üzerine biraz tarçın koyarsan enteresan oluyor mesela.
- Neden sadece siyah tişört giyiyorsunuz?
- O kadar kolay ki. Karar vermem gerekmiyor. Mağazadan tomarla alıyorum. Soğuktan nefret ederim ama pek üşümem.
AÇIKLAMAM YANLIŞ AMA GEREKLİYDİ
- Geriye dönebilseniz o 'meşhur' açıklamayı yayınlamaz mıydınız?
- Yanlıştı ama bile bile yayınladım. Ben tek başıma yapmıyorum bu işleri. Şirket var, menajerim var. Bir anda kalkıp yapmadım o açıklamayı. Böyle olması gerekiyordu. Birçok açıdan yanlış olduğunu biliyorum. Ama gerekliydi. Sorumluluğunu da aldım. Darbelerini de... Şu anda da devam ediyorum. İnsan tökezler, düşer, kalkar, üzerini silkeler, yaralarını sarar ve devam eder.
- Peki aşk meşk durumlarınız nasıl şimdi?
- Huzurlu.
- Sevgililer Günü'nde planınız var mı?
- Prag'a gidiyoruz sevgilimle. 14 Şubat'a denk getirdik. Bence güzel bir vesile. Bu günler iyi ki var.