Simge Sağın'ı üç kelimeyle anlatmamızı isteseniz "Heyecanlı, heyecanlı, heyecanlı" derdik. Evet, iyi bir sesi var, fiziği de güzel ama ilk tanıştığınız andan itibaren onda dikkatinizi çeken heyecanı oluyor. Müzikten bahsederken içi içine sığmıyor. "Daha annemin karnındayken babam bana gitar çalarmış" diyerek başlıyor anlatmaya. Konservatuvar mezunu, ud çalıyor. Sabah kalkar kalkmaz küçük radyosunu açıp TRT 3 ya da Mezzo kanalını dinleyerek güne başlıyor. Demet Akalın, Bengü gibi isimlerle karşılaştırılsa da, basamakları emin adımlarla teker teker çıkmaktan yana. O, yaptığı işten mutluluk duyan şanslı azınlıktan. Tabii ki bu kadar mutlu olmasında geçen sonbahar single olarak çıkardığı Bip Bip'in klibinin YouTube'da (geçen hafta baktığımızda) tam olarak 8 milyon 879 bin 152 kez izlenmiş olmasının payı büyük. Şimdi bu moralle kaydettiği yeni single'ını piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Biz şarkıyı dinledik, çok da beğendik.
- Milyonlarca kez dinlenen bir şarkı yapmak güzel bir duygu olsa gerek?
- Bip Bip bir Alper Narman-Onur Özdemir şarkısı. Şarkıyı evde ilk kez dinlediğimde vurulduğum yer "Güneş teninde güzel, bana aşk lazım. Alem önümde yüzer bana sen lazım" cümleleri oldu. Nakaratı da çok eğlenceliydi. Evde hep birlikte halay çektik.
- Aslında bu şarkıyla ikinci kez doğdunuz sanki...
- Benim kırılma noktam oldu. Bip Bip, unutulmuş bir şarkıcıyı hayata döndürdü. 2011'de çıkardığım Yeni Çıktı, Erdem Kınay prodüktörlüğünde çok güzel bir albümdü ama insan her zaman hayal ettiklerini yaşayamıyor. Güzel şeyler hayal ediyorsun ama bir doğal afet ya da siyasi çalkalanma oluyor, her şey değişiyor. Tabii bunların en büyük etkisi eğlence sektörü üzerinde oluyor.
- Radyoda bir şarkının dinleyiciyi ilk yedi saniyede yakalaması gerekiyormuş. Yoksa dinleyici diğer kanala geçiyormuş. Bu açıdan bakınca işiniz çok stresli değil mi?
- Evet, çok stresli bir iş. O yedi saniyeyi yakalasanız bile şarkılar günümüzde çok çabuk tüketiliyor. Şarkıyı bulmak da zorlu bir süreç. Bir şarkıya inanıyorsunuz ama halk o şarkıya inanmazsa yine bir anlamı kalmıyor.
HİSLERİMİN PEŞİNDEN GİTTİM
- Müzik üzerine eğitim görmüş olmanın avantajı yok mu?
- Konservatuvarda okudum. Ama orada aldığımız eğitimin piyasada yaptığımız işlerle alakası olmadığı için o da yanıltıcı oluyor.
- Başarıda başka neler etkili oluyor?
- Bu iş bir zincir gibi. Plak şirketi, klibi, tanıtımı... Bir halkası eksik olunca sorun yaşanıyor. İlk albümde tecrübesizliğimin kurbanı oldum. Çok iyi bir albümdü ama bazı yönlerden yüzüm gülmedi. 2011'den sonraki üç yılı kötü geçirsem de başarısızlığı kabullenen biri olmadığım için ayakta kalmayı başardım. Bunlar neden benim başıma geldi diye sorgulamadım, yaşananları hayat tecrübesi olarak kabul ettim. Bip Bip'in prodüktörlüğünü kendim yaptım. Nihat Odabaşı, Ozan Bayraşa gibi en iyi isimlerle çalıştım.
- Ozan Bayraşa ile özel hayatınızda da birliktesiniz. Müzikal anlamda güvenir misiniz ona?
- 32 yaşındayım, bugüne kadar başıma gelen en güzel şey Ozan. O mantıklı, ben duygusalım. Birbirimizi tamamlıyoruz. Biz şarkıcılar her zaman doğru bakamayabiliyoruz. Heyecanlıyız. Sabırsızız. Kariyerimde iyi bir yola girme hikayemin başlangıç noktasıdır Ozan. O tuşa bastı, onun yönlendirmeleriyle şimdi bu güzel hikayeyi anlatabiliyorum.
- Hiç fikir ayrılıklarınız olmaz mı?
- Elbette oluyor ama Ozan, doğru düşünen, yetenekli bir insan. Sezen Aksu ile çalışıyor ve Sezen Hanım ona "Yeni Onno Tunç'um" diyor. Çok büyük bir söz... Beni çok iyisin diye gaza getirmez, sürekli eleştirir. Bu da beni daha iyi bir sanatçı yapıyor.
OYNATACAK, AĞLATACAKSIN
- Evde nasıl vakit geçirirsiniz?
- Evde de hayatımız hep müzik. Elde gitarlar... Ozan çok çalışkandır, saatlerce durmadan çalışır.
- Uzun yıllar Serdar Ortaç, Yaşar, Gülşen, Zeynep Dizdar gibi isimlerin vokalistliğini yaptınız. Ne öğrendiniz onlardan?
- Hepsinin ortak bir noktası vardı. Beste yapıyor, söz yazıyor ve sahneye çıkıyorlardı. Benim onlarda örnek aldığım şey, sahneye nasıl çıktıkları oldu. Şu anda insanlar sahnede çok iyi olduğumu söylüyor. Allah bir yetenek vermiş ama ben de Serdar Ortaç'ın arkasında bir öğrenci gibi iki yıl pür dikkat ne yaptığını izledim. 10 bin kişi ayağa kaldırıyordu. O sahneye çıkarken bir uğultu olurdu. Aynı maçlardaki gibi... O uğultuyu duyunca ağlardım.
- Sırrı neydi Serdar Ortaç'ın?
- "Seyirciyi ya ağlatacaksın ya oynatacaksın, işini çok iyi yapacaksın" derdi bana. Her şeye hakimdi. Konser öncesinde provalara gelir, dansçıları çalıştırır, giyeceğimiz kıyafete, makyajımıza bile karar verirdi. Konser sonrasında da oturur, çektirdiği videoları birlikte izlerdik. "Sen burada şöyle yapmışsın, orkestrada gitarist şöyle yapmış" derdi. Ben ondan işinin başında durmayı öğrendim.
- Birlikte olduğunuz insan bir müzisyen. Arkadaşlarınız da hep müzisyen midir?
- Oturduğumuz evde komşularım bile müzisyen. Başka kimseyle görüşmediğimiz için dışarıdan birine âşık olma gibi bir ihtimal de olmuyor. Ozan'a zaman zaman "Seni gördüm, başka adam görmedim" diye takılıyorum. Müzikal etkileşim oluyor aramızda. Ben onun yaptıklarını beğeniyorum, o benim yaptıklarımı. Galiba müzisyeni müzisyenden başkası anlamıyor.
- Farklı meslekten biriyle ilişkiniz oldu mu?
- Başta hayranlık duyulan kadınız. Sonradan o hayranlık duydukları kadına düşmanlık besliyorlar. Kıskançlık duyguları devreye giriyor. Gece çalışıyoruz, alkışlar, spot ışıkları... Bu durum karşıdaki kişiyi garip bir ruh haline sokuyor. Beni sahnede görüp, hayranlık duyup, "Harika bu kız" deyip sonradan "Bu işi yapmanı istemiyorum" diyen oldu.
- Güzel bir kadın olarak görülüyorsunuz. Ama sesiniz de çok beğeniliyor. Hangisi hoşunuza gidiyor?
- En sevdiğim yorum, "Sesiniz çok güzel" denmesi. Benim gibi insanların değeri uzun vadede biliniyor. Ben bir anda patlama olayını da sevmiyorum. Bir anda yukarı çıkıp sonra aşağı düşenleri çok gördüm.
Babam müzisyen dedem ressamdı
- Ailenizde de müzisyen var. Babanız eskiden gitar çalıyordu değil mi?
- Aileden yana şanslı bir çocuğum. Evet, gitar çalıyordu babam. Ben doğana kadar çalışmış ama sonrasında bırakmış. Evde hep müzik vardı. Fotoğraflar var, annem hamile, babam ona gitar çalıyor. Çok keyifli bir çocukluk geçirdim. Dedem de ressamdı. Ben de resim yapıyorum ama iyi değilim.
- Kötü resim yaptığınızı nereden biliyorsunuz?
- Herkes niye resim yapıyorsun diye sorunca anladım. Ama resim yapmak bana iyi geliyor. Renkli resimler yapıyorum. İçimdeki çocuk çıkıyor ortaya.
Hit şarkıyı bulunca çığlık atarsın
- İkinci single hazır değil mi?
- Bir Riff Cohen şarkısı. Şarkıyı YouTube'da gezinirken tesadüfen buldum. Dinledim ve âşık oldum. Şarkının hakları için Fransa'yla iletişime geçtik. Şarkıyı vermeyi kabul ettiler. Hatta Riff Cohen önümüzdeki aylarda Türkiye'ye gelecek ve birlikte konser vereceğiz. Türkçe sözlerini Sibel Algan yazdı. Küçük bir bölümünü de Sezen Aksu. Zaten dinlediğinizde o bölümün neresi olduğunu hemen anlayacaksınız. Öyle bir söz yazdı ki... "Miş miş de muş muş da" dedi.
- Doğru şarkı olduğunu nasıl anladınız?
- Yıllar önce Gülşen bana "Hit şarkını bulduğunda anlarsın. Çığlık atarsın" demişti. Cohen'in şarkısını dinlediğimde evde tek başınaydım. Hemen telefona sarıldım. Aksilik bu ya kimi arasam ya meşgul ya da telefonu açmıyor. Kudurdum. Galiba okyanusta bir balık tuttum, diye düşündüm. Galiba iyi de bir balık tuttum. İnşallah doğru hissediyorumdur. Şarkıyı sonradan dinleyenler sevdiler. Aranjmanı yine Ozan Bayraşa'ya ait.
- Sezen Aksu ile tanıştınız mı?
- Tanıştım. O başka bir dünya, başka bir gezegen.
- Sesinizi beğeniyor mu?
- Bana bir şey söylemedi ama Ozan tarafından aldığım bilgiler güzel. Bu şarkıya da çok inanıyor. "Hayatınızı değiştirecek şarkıyı buldunuz" diyor. Sezen Hanım'dan bunu duymak çok önemli.
Delikanlı Simge
- En sevdiğiniz koku nedir?
- Mandalina kokusu. - İdeal bir akşam yemeği sizce nasıl olmalı?
- Sevdiklerimizle bağıra çağıra konuştuğumuz, şakalaştığımız, güldüğümüz büyük bir masada olmalı. Arnavut olduğumuz için bizde yemek sonrası muhabbet bitmek bilmez. Çay, Türk kahvesi yapılır. Fal bakılır. Ardından tatlı, meyve yenir. Sofra uzun süre kalkmaz.
- Buzdolabınızda mutlaka bulunan üç şey?
- Balık ezmesi, gazlı içecekler ve elbette süt.
- En son aldığınız SMS mesajı neydi, hatırlıyor musunuz?
- En son bir arkadaşım "Delikanlı Simge" yazdı.
- En sık söylediğiniz söz?
- Falan filan...
- En son dinlediğiniz şarkı hangisiydi?
- Rasmur Faber'den Indian Summer.
- Seyahat eder misiniz?
- Babam ben küçükken bizi arabayla gezdirirdi. Arkamızda da karavanımız olurdu. Kamp yapardık. Sevgilim de kampçı. Besteler zaten hep kamplarda çıkıyor.
- Spor yapar mısınız?
- Tenis oynuyorum çocukluktan beri. Pilates yapıyorum.
- Sosyal medya ile aranız iyi midir, sık kullanır mısınız?
- Instagram ile aram iyi. Fotoğraf çekmeyi, editlemeyi seviyorum. Anı paylaşıyorum.