Prenses
elbiseleri, göz alıcı işlemeler, olağanüstü kumaşlar, ışıltılar ve rüya tasarımlar... Paris'te geçen hafta gerçekleşen haute couture haftası bu şekilde özetlenebilir belki; ama asla yeterli olmaz. Yazın en sıcak günlerinde bu harika şehir, sadece en özel modaevlerinin Sonbahar/Kış 2015-2016 sezonu için hazırladıkları couture koleksiyonlarına ev sahipliği yapmadı. Couture haftası için Paris'e gelen süper star konuklar, düzenlenen partiler, sayısız açılış en az podyumlarda sunulan tasarımlar kadar heyecan vericiydi. Evet, yılın en şık moda haftasının yeniden kanıtladığı üzere Paris hala modanın gerçek başkentiydi.
MODERN MASALLAR
Yılda iki kere beş gün boyunca Paris'te gerçekleşen couture haftası şimdi bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçerken, ilk sahnede karşımıza yıldızlar çıkıyor. Chanel'in 'casino' temalı defilesinde önce Kristen Stewart elinde elektronik sigarasıyla rulet masasındaki yerini alıyor. Ardından onu Isabelle Huppert, Vanessa Paradis, Rita Ora, Geraldine Chaplin takip ediyor. Dünyanın en şık, en zarif casino'sundayız. Julianne Moore masaya yaklaşırken en son
Still Alice filminde kızı rolünde yer alan Kristen Stewart onu karşılıyor ve defile boyunca devam edecek bol yıldızlı kumar sahnesi başlıyor. 80'ler ruhunu hatırlatan geniş omuzlu ceketler, yeni kesim teknikleri ile dikkat çeken tüvit takımlar içinde podyuma çıkan modeller, modaevinin yeni cesur koleksiyonu ile bir nevi kumar oynadığını kanıtlıyor.
Takım elbise ile gelinliği birleştiren özel bir tasarım ile kapanışı yapan ise defilelerin son dönem gözdesi Kendall Jenner oluyor yine. Kardashian kardeşlerin rüzgarı dinmek bilmiyor ne de olsa. Elie Saab'ın modern prenses görünümleri; Armani Privé'nin kelebek etkisinde rengarenk, kristallerle süslü tasarımları bir yanda göz alıyor. Diğer yanda Dior'un Rodin Müzesi'nde yarattığı, sanal hissi veren bahçeden geçip giden modeller bir tablodan (Hollandalı ressam Bosch'a ait
Dünyevi Zevkler Bahçesi) ilhamla hayat bulmuş gibi karşımıza çıkıyorlar. Elie Saab'da model Petra Nemcova, Armani Privé'de Clive Owen ve Naomi Watts, Dior'da Oscarlı Lupita Nyong'o ön sırada objektiflere gülümsüyor. Modanın cesur ismi Donatella Versace bu sefer masumiyeti seçmiş; Atelier Versace için hazırladığı yeni koleksiyonu adeta masal karakterlerine, denizkızlarına ayırmış. Lara Stone'un açılışıyla sektörün en gözde modellerinin podyuma çıktığı gösterişli defile, en harika rüyalardan birine imza atıyor. Jean Paul Gaultier'nin sahil kasabasında hissettiren ve yaklaşık 40 yıllık uzmanlık alanı olan zanaatkarlığını konuşturduğu eğlenceli koleksiyonu ise, en artistik podyum deneyimi oluyor. Her güzel şeyin bir sonu var; bir fantezi dünyası sunan couture haftası da kendine yakışan şekilde Fendi'nin haftalarca mekanı gizlenen defilesiyle sona eriyor. Moda dünyasındaki ilk tasarımcı ve marka iş birliğinin kutlamasındayız. Karl Lagerfeld'in Fendi kreatif direktörü olarak 50 yıldır tasarladığı tüm koleksiyonların yanı sıra özellikle kürk tasarımlarının kutlaması, bir tiyatro sahnesinde, en kalıplaşmış deyişle 'geniş güvenlik önlemleri' eşliğinde gerçekleşiyor. Bir şıklık ve zarafet haftası daha hayatımızdan yıldız gibi kayıp geçiyor.
YILDIZLAR GEÇİDİ
Miu Miu'nun ilk parfüm lansmanı Paris couture haftasında yapıldı. Gece kulübü konseptiyle tanıtılan parfümün ruhunu tabii ki en iyi parti kızları yansıttı; Kate Moss başroldeydi.
Tory Burch ilk Paris butiğini yılın partisi ile kutladı. Markanın egzotik ruhunun -ve New York eğlence anlayışının- hakim olduğu gecede sahnede Lauryn Hill, sahne önünde Jessica Alba ve ünlü dostları vardı.
Bulgari yeni mücevher koleksiyonunu butiğinde mini bir defile eşliğinde sergiledi. Tüm zarafetiyle Juliette Binoche ve markanın temsilcisi gerçek prensesler gecenin yıldızlarıydı.
Kozmetik devi Lancôme 80. yıl kutlamasında markanın yüzlerini Paris'te bir araya getirdi: O gece tüm gözler Julia Roberts, Penélope Cruz, Kate Winslet, Lupita Nyong'o ve Isabella Rossellini'nin üzerindeydi.