SARMAŞIK ***
Gişe Memuru filmiyle tanıdığımız Tolga Karaçelik'in ikinci filmi
Sarmaşık'ın, Serdar Akar'ın kült filmi
Gemide'yi akla getirmemesi mümkün değil. Çünkü
Sarmaşık da Akar'ın filmi gibi bir gemide geçiyor ve doğal olarak erkek dünyasının karanlık yüzünü anlatıyor bize. Uluslararası sularda seyir halinde olan bir gemideki mürettebatın, armatörleri iflas edince o gemide mahsur kalmasını konu ediyor film. Uluslararası deniz hukuku gereği mürettebat gemiden ayrılamıyor. Beş gemici ve bir kaptan da böylece bir hapsolmuşluk duygusuyla bir bekleyişe giriyorlar. Bu bekleyiş uzadıkça sinirler bozuluyor, gerilimler artıyor ve çatışmalar çıkıyor. Karaçelik, bir hiyerarşi içinde hareket edilen gemide bu çatışma ve gerilimlerin hiyerarşiyi nasıl bozduğu anlatarak erkekler dünyasındaki iktidar ve güç ilişkilerini ve bu ilişkilerin nasıl şekillendiği net bir şekilde gösteriyor. Farklı karakterdeki mürettebatın gittikçe krize dönüşen bekleyişi sırasında gösterdikleri tepkiler farklı. Krizi yönetemeyen kaptanın otoriteyi sağlamak için sertleşmesi o sertleştikçe gemicilerin onu alt etmek için mücadele vermesi... Kendi aralarında kah anlaşıp kah anlaşamamaları... Aslında Karaçelik altı kişilik gemici hikayesinde erkek dünyasında her işi güçle çözeceğini düşünen bir ruh halinin katmanlı portresini çiziyor. Kimi gemicinin gördüğü hayaller, gemide ortaya çıkan sarmaşık da bu ruh halinin üzerine sarıp sarmalıyor. Hikayesini çarpıcı ve iyi bir şekilde anlatan Karaçelik'in yönetmenliği çok iyi.
Gişe Memur ile kıyaslandığında çok ileri bir adım attığı görülüyor. Oyuncu yönetimi de etkili. Nadir Sarıbacak, Kadir Çermik, Hakan Karsak, Özgür Emre Yıldırım ve Osman Alkaş'ın uyum içindeki performansları alkışı hak ediyor. Ama filmin finali kafaları karıştırıyor. Kimi eleştirmen arkadaşlar öykünün gelişimi ile finali bütünlüklü buluyor. Ama ben o gruptan değilim. Finalin filmi taşıyamadığını, Karaçelik'in çok iyi bir filmin kıyısından döndüğünü düşünüyorum...