Geçtiğimiz ay Ceren Arseven'in
Pardon bu sanat eseri kaç beden acaba? başlıklı haberini okumuş olanlar; tasarımcıların, moda duayenlerinin ve modacıların ilham perilerinin günümüzde ne kadar sıklıkla müzelerin sergilerine konu olduğunu bir kez daha fark etmiş olmalı. Arseven yazısında gelecek günlerde ziyaret edebileceğimiz sergileri de belirtmişti. Bu sergilerden belki de benim en çok dikkatimi çeken New York'taki Metropolitan Müzesi'ndeki Jacqueline de Ribes: The Art of Style (Jacqueline de Ribes: Stilin Sanatı) adlı sergi oldu. Şubat sonuna kadar gezilebilecek olan sergide Fransız kontesin gündüz ve gece kıyafetleri sergileniyor. 1956 yılından bu yana Uluslararası En İyi Giyinenler Listesi'nde yer alan 1929 doğumlu Kontes, Fransız aristokrasisinin yetiştirdiği dünyanın gelmiş geçmiş en iyi giyinen kadınları arasında yer alıyor.
18 YAŞINDA EVLENDİ
Şu an 85 yaşında olan, Yves Saint Laurent'den Christian Dior'a kadar döneminin önde gelen tasarımcıları için ilham kaynağı olan hatta onlarla birlikte kumaş ve desen çalışmaları yapan de Ribes, Jean Paul Gaultier'nin 1999 yılında sergilediği tüm bir koleksiyonun da ilham kaynağı oldu. 18 yaşında Vikont Eduard de Ribes ile evlenerek Paris sosyetesine adım atan de Ribes, Kont Jean de Beaumont ve yazar Kontes Paule de Beaumont'nun kızı olarak dünyaya geldiği için zaten farklı ve oldukça şanslı bir dünyaya aitti. Çocukluğu ve ilk genç kızlığı Paris sosyetesinin ünlü isimleri, büyün bankerler ve yazarlarla dolu bir evde geçmişti. Oldukça varlıklı bir banker ailesine mensup kendisinden altı yaş büyük eşiyle evlenince cemiyet hayatındaki yerini daha üst bir noktaya taşıdı. Şimdinin sıfır beden mankenlerini andıran bedeni, koyu uzun saçları, yeşil gözleri ve çıkık elmacık kemikleriyle gerçekten de sadece o yıllar için değil her dönem için oldukça iddialı ve gösterişli bir havası vardı. Annesi tarafından iri burnu ve yürümesi sürekli eleştirilen de Ribes, evliliğinin ardından kendisini tam anlamıyla modaya verdi. Evinde oturan ve evin düzeniyle ilgilenen bir kontes olmaya hiç niyeti yoktu.
HEP ÇALIŞTI
Yaklaşık 50 kişilik balolarıyla bir anda Avrupa'nın en çok konuşulan kadınlarından biri olmuştu. Bu davetlere düzenli olarak tuvaletler diktiriyor, bu kıyafetleri iddialı mücevherlerle kombinliyordu. 1955 yılında
Harper's Bazaar'ın moda editörü Diana Vreeland, dergi sayfalarına güzel kontesi taşıyarak onun dünya moda dünyasına adım atmasının önünü açmış oldu. Soylu ve zengin bir aileden gelmesine rağmen evliliği sırasında aralıksız çalıştı. 1958 yılında Cuevas Ballet grubunun artistik direktörlüğünü üstlendi. 1960'lı yıllarda televizyon dizileri için yapımcılık yaptı. Emilio Pucci ve Oleg Cassini için de kısa süre çalışan de Ribes, 1982 yılında yani 53 yaşında kendi ismini taşıyan bir marka kurdu. Ancak geçirdiği bir operasyonun ardından 90'lı yılların ortasında markasını kapatmak zorunda kaldı. 2013 yılında 65 yıllık eşini kaybetmesiyse de Ribes'in bu sergiye onay vermesinin en önemli nedenlerinden biri. "Moda benim kendimi ifade etmemi sağladı. Kendimle ilgili yaşadığım güvensizliği, yaşadığım tüm sıkıntıları modayla ifade ettim. Bir tasarımcının elbisesini alıp, ona yeniden şekil vermek ve o kıyafetle dikkat çekip konuşulmak muhteşem bir deneyimdi. Bunu yaşayabildiğim için çok mutluyum" diyen de Ribes, ünlü tasarımcılarla yakın arkadaş olmasının en büyük avantajı olduğunu söylüyor.