Dünyanın en çok okunan hikayelerinden biri
Küçük Prens. Fransız yazar Antoine de Saint- Exupery'nin New York'ta bir otel odasında yazdığı hikaye, etkileyici sahne prodüksiyonu ile Türkiye'nin ilk büyük, yerli çocuk müzikali olarak sahnelecek. Ata Berk Mutlu'nun Küçük Prens'i canlandırdığı müzikalin oyuncu kadrosunda aralarında müzisyenlerin de bulunduğu birçok ünlü isim göze çarpıyor: Özkan Uğur, Burak Kut, Ferman Akgül... Müzikalin müziklerinde ise Yücel Arzen'le birlikte bir başka ismin daha imzası var. Sir Anthony Hopkins'in. Bu isme rastlamak ilk anda şaşırtıcı gelse de Hopkins'in müzikle ilişkisi bir sır değil. Oscar ödüllü oyuncunun uzun yıllar gizli kalan müzik tutkusu 2011'de Hollandalı ünlü kemancı ve orkestra şefi Andre Rieu'nün Viyana'daki konseri sırasında, oyuncunun 47 yıl önce bestelediği
And the Waltz Goes On adlı valsi çalmasıyla ortaya çıkmıştı. Oyuncunun eşiyle birlikte bizzat izlediği konser,
Küçük Prens müzikalinin yönetmeni Alev Baymur'u da çok etkilemiş. Baymur, "Konseri izlerken sahnenin solundan Küçük Prens hayalime girdi. Ve ben bu hayalin peşinden koştum" diyor. Baymur, eserin müzikalde çalınması gündeme gelince oyuncunun ajansını bilgilendirmiş. Vals, müzikal için Sinema Senfoni Orkestrası tarafından çalınmış. Hopkins'in eserini dinlediğinizde Baymur'un ne kadar isabetli bir seçim yaptığını anlıyorsunuz.
And the Waltz Goes On romantik ve duygusal bir eser. İnsanı etkiliyor, gözyaşlarınıza hakim olamıyorsunuz...
5 POUND'LUK PİYANO
Valsin hikayesine gelince, eserin Andre Rieu ve orkestrası tarafından çalınması öyle bir anda gerçekleşmiyor. Galler doğumlu oyuncu, müziğe ilk adımını annesinin 5 pound'a aldığı eski bir piyano ile atıyor. Müzik dersleri almaya başlayan Hopkins'in o dönem hayallerini müzisyen olmak süslüyor. Hatta 1964'te
And the Waltz Goes On'u besteliyor. Ama oyunculuk kariyeri ağır basıyor ve müzik tutkusu ikinci planda kalıyor. Bestesi de hiç çalınmadığı için bir kağıt parçasında yazılı notalar olarak kalıyor... Aradan yıllar geçiyor, Hopkins sayısız ödülün sahibi dünyaca ünlü bir oyuncu oluyor. Bir gün evinde, koltuğuna oturmuş Andre Rieu'nün konserini izlerken eşine "Valsimin Viyana'da çalmasını çok isterdim" diyor. Bu konuşmadan kısa bir süre sonra Rieu'den bir telefon geliyor. Rieu, "Valsin elime geçti" dediğinde şaşkınlık içindeki Hopkins'in ilk tepkisi "Ne?" oluyor. Valsi çok beğenen Rieu devam ediyor: "Provalarda orkestramla çaldım bile." Hopkins, daha sonra eşinin kendisinden gizli olarak bestesini Rieu'ye gönderdiğini öğreniyor. Ve 2011'in Nisan ayında bestesinin bir orkestra tarafından çalınışına ilk kez Rieu'nun Maastricht'teki evinde tanık oluyor. Ardından Viyana'nın en güzel konser salonlarından birinde, eşiyle birlikte dinleyicilerin arasında oturuyor ve eserinin Rieu ve orkestrası tarafından çalınmasını bir kez daha gururla izliyor. Hayalinin gerçekleşmesi onu fazlasıyla mutlu ediyor. Hatta müzik çalışmalarına tekrar dönmek için cesaret de veriyor. Beste çalışmalarına kaldığı yerden devam eden Hopkins'in tüm bu yaşanlara ilişkin yorumu ise şöyle: "Hayat ve kader çok tuhaf şeyler. Tanrı'nın müthiş bir espri anlayışı olmalı. İşte buradayım ve 74 yaşında beste yapıyorum."