Üzerinden
uzun zaman geçmedi ama hemen hatırlamakta zorlanabilirsiniz. 2009'da müzik dünyası ABD'li popçu Kesha ile tanışmıştı. Sarışındı, güzeldi, biraz hırpani görüntüsüyle dikkat çekmişti. Çıkışını yaptığı
Tik Tok şarkısı birçok ülkenin listesinde bir numaraya kadar yükseldi. O yıl herkes ondan bahsediyordu. Onu keşfeden isim ise Dr. Luke'tu. Yıllar önce demolarından biri ünlü prodüktörün dikkatini çekmiş ve onun isteğiyle Kesha de lise eğitimini yarım bırakıp Los Angeles'a taşınmıştı. Daha 17 yaşındayken kocaman bir şehirde tek başına kalakalmıştı... 2005'te Dr. Luke'un plak şirketi ile kontrat imzaladı. İlk albümü
Animal ve ikinci albümü
Warrior aynı şirketten çıktı. Bir yandan da ses getiren düetlerde yer aldı, başka şarkıcılar için şarkı sözü yazdı. Yıldızı giderek yükseliyordu... Prodüktörü ile arasındaki olayların patlak vermesi 2014 yılında gerçekleşti. Yılın ilk aylarında yeme bozukluğu tedavisi için rehabilitasyon merkezine yatan Kesha, ekim ayında Dr. Luke'a taciz, tecavüz ve darp suçlamalarıyla dava açtı. İddiasına göre tacizler 2005'ten beri devam ediyordu. İsteği müzik hayatına Dr. Luke olmadan devam etmekti. Davanın ilk duruşması geçen yıl gerçekleşti ve Dr. Luke'a yönelik bir karar çıkmadı. Ama Kesha'nın müzik kariyerine yönelik önemli bir karar verildi. Kesha bir süre daha şarkı sözü yazamayacak, beste yapamayacak ve konser veremeyecekti.
BJÖRK DE DERTLİ
Bu yıl görülmeye devam edecek olan davadan nasıl bir karar çıkar, Dr. Luke suçlu bulunur mu bilinmez ama erkek egemen müzik sektöründe bir kadın müzisyenin, Katy Perry, Rihanna gibi isimlerle çalışmış güçlü bir prodüktöre savaş açmasını cesur bir hareket olarak yorumlamak mümkün. Kesha -eğer iddialar doğrulanırsa- prodüktörü tarafından taciz edilen, sömürülen ilk müzisyen olmayacak. Müzik sektöründeki erkek egemen durum değişmedikçe son da olmayacak. Olayı sadece cinsel taciz olarak da görmemek gerekiyor. Geçen yılın başında İzlandalı müzisyen Björk, müzik sitesi Pitchfork'a verdiği röportajda bir kadın müzisyen olarak müzik sektöründe maruz kaldığı cinsel ayrımcılığa dikkat çekmişti. Fikirlerini duyurmakta nasıl zorlandığını, "Bir erkeğin bir kez söylemesi yeterken, ben beş kez söylemek zorunda kaldım" diyerek anlatmıştı. Hatta zaman zaman aptalı oynadığını itiraf etmişti: "Benim kuşağımda işlerin yürümesinin tek yolu buydu. Aptalı oynamam ve her şeyi beş kat fazla enerji harcayarak yapmam gerekiyordu." Son dönemin yetenekli isimlerinden, şarkıcı-prodüktör Kanadalı Grimes da müzik dergisi
The Fader'e yaptığı açıklamada maruz kaldığı cinsel ayrımcılığın onu nasıl dehşete düşürdüğünü anlatmıştı: "Stüdyoya girdiğinizde, mühendisler hiçbir şeye dokunmanıza izin vermiyor. 'Hayır! Ne yapılması gerektiğini bize söyle, biz yapalım' diyorlar. Ama içeri erkek prodüktör girdiğinde her şeyi yapma hakkına sahip. Bu çok cinsiyetçi bir yaklaşım. Müzik sektörünün bu durumu bende hayal kırıklığı yarattı" Eşitsizliğin olduğu her yerde yaşandığı gibi müzik sektöründe de tacizler, aşağılanmalar, haksızlıklar, ayrımcılık devam edecek. Elbette durum değişmezse. Bunu da başaracak olan yine kadınlar. Kadın prodüktörlerin sayısının artması, yönetim kadrolarında daha fazla kadının yer alması gerekiyor.